"Eğer bir gün 'acı'nın tarihi yazılırsa İkinci Dünya Savaşı yıllarında Zonguldak kömür ocaklarında uygulanan 'işçi mükellefiyeti'nin, kısaca 'mükellefiyet'in de sözü edilir herhâlde." diyor yazar kitabının başındaki notunda. "Ölümün Ağzı" işte bu dönemi, bu dönemin acılarını anlatıyor, tam yerinde, bütün gerçekçiliği ile.
Mükellefiyet döneminin kimi sahnelerini meşhur Kelebeğin Rüyası filminde görmüş, dönemde olan bitenin peşine düşmüş idim. Bu yolda karşıma çıkan bir kitap Ölümün Ağzı. Dönemin bütün ağırlığını, zorluklarını, gücü eline alanın o gücü nasıl hoyratça kullandığını; mazlumun, garibanın hâl-i pür-melalini son derece başarıyla, keskin bir üslupla aktarmış yazar. Konunun, sahnelerin vuruculuğu yanında roman sanatının doğrularına, tekniğin doğrularına da riayet edilmiş, farklı farklı anlatım teknikleri başarıyla uygulanmış; ortaya taş gibi, usta işi bir roman çıkmış. Hacmen görece küçük sayılabilecek bir romanda insan gerçekliğine dair çok şeyi, üstelik derinlemesine, görebiliyor insan.
Zor, pek zor, pek sıkı bir roman. İnsanın canını yakan çok başarılı bir roman. Tavsiye edilir.