Hayat icabı
İhanette gördüm, yalnızlıkda
Acıdan nasır tutmuş kalbim
Artık basit duygulara atmamakda
Yanlış insanlardan huy edindiğim bencilliğim
Tamamıyla korkudan dolayı
Kendimi koruma bilincim
Yanlış anlaşılmasın kayıtsızlığım
Ben benden gidene hep ağlarım
Dik duruşlarımın sebebi
Kendime saygımdır inan
Aynada cahilliğime kızgın
Sürünmekten hep böyle köstebek kalacağız
Dünya olgunlaşırken biz kelek kalacağız
Artıyor günden güne hayat pahalılığı
Bu gidişle sonunda don-gömlek kalacağız
Sana gitme diyen aklına karşı
Bana bir kez daha gel diyor tanrı
Sabahları vuku bulan sözlerim
Hep içlerinde sen saklı
Çözeriz altı üstü felek
Duygular karpuz mu çıksın kelek
Yoruldum sevgilim gel
Gözlerini görmem gerek
.
.
.
TK
Topal'ın Evveli
İnsanlar bilmiyorlar Buruk Oğlak. Benim bildiklerimi çok azı hariç, bilmiyorlar. Başta kaybetmeyi bilmiyorlar. Ölümün soğuk yüzü burunlarının ucuna kadar sokulmadan ne olduğunu hayal bile edemiyorlar. Kimseyi ayıpladığımdan değil. Ben de bilmezdim başıma gelmeden. Dağlana dağlana yaralarım, öğrendim. Üstüne toprak ata ata
Kitabı edebiyat derslerine çalışırken çok duymuştum fakat okuma fırsatım olmadı lakin geçtiğimiz haftalarda Öğretmenim bir ödev amacıyla bu kitabı okumamızı istedi o gün aldım ve an itibarıyla bitirdim. Öncelikle üslubtan bahsedecek olursak kitabı okurken her sayfasında özümü hissettim. Sanki iç sesim sen Anadolusun sen Anadolusun diye haykırıyordu. Bizleri batı kültürüne alafranga ya yönelten neydi? Konusuna gelecek olursak. Köy okulunda görev yapan bir öğretmenin başına gelen daha dogrusu halkın sebebiyle uğraştığı cahillik,fakirlik, din sömürüsü, eğitime karşı tutuculuk gibi konular işlenmektedir. Öğretmen köylüye kıyasla eğitim aldığı için kendisini köyü kalkındırabilecek nitelikte görür ve bütün davası budur. Kötüye giden her vakitte bunu sorgular. Halk yani köylü ise tamamıyle din ile yaşayan eğitime hep karşı çıkan bagnazlardan oluşur. Bereket versin öğretmen namusa kıza bakan cinsten değildir yoksa onun sonuda diğerleri gibi taşla, sopayla dayak yemeden öte gidemezdi Yapmasada yaptı derler...
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,204 okunma
~KENDİMCE~
Mevlana'nın çok ünlü bir sözü var:
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok,
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.
Dışa, görünüşe, kabuğa önem verenler; içtekini göremez, özü bilemezler. Ancak tam tersi durumda öze önem verenler, dışı da görür ve anlarlar. İçin ve dışın durumunu, uyumunu bilirler.
Karpuzun irisine, yeşiline bakıp içinden anlamayınca, içine önem verilmeyince nasıl kelek çıkabiliyorsa; arabanın makyajına, modifiyesine aldanıp motoruna dikkat edilmeyince nasıl sürekli arıza verebiliyorsa; hayattaki çoğu şey de böyledir. Dışa, kabuğa önem vermek yanıltır; görünüşe odaklanmak aldatır ve kör eder.
İçe önem verenle, dikkat eden ve değer verenle; kabukta kalarak sadece dışa önem veren, dikkat eden ve değer veren elbette ki uzlaşamaz ve anlaşamaz. İçe bakan zaten dışı da görür ama dışa bakan içi hiç göremez. Hep kabukta kalır ve özü bilemez.