Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Önemli olan parmağa yüzük takmak değil, göze perde nefse kelepçe takmaktır..
Evet, aranızda en özgür olanların tapınağın korusunda ve kalenin gölgesinde özgürlüklerini birer boyunduruk ve kelepçe gibi taşıdığını gördüm. Yüreğim kanadı; çünkü özgürlük peşinde koşma arzusu bile sizin için bir dizgin halini aldığında ve özgürlükten bir amaç, gerçekleşmiş bir şey olarak söz etmeyi bıraktığınızda özgür olabilirsiniz ancak.
Reklam
"Uzaktan uzağa da sevebilir insan, yüzünü görmeden,sesini duymadan .."
Paramparça kalbinin etrafını saran keder, onu korkunç, simsiyah bir kelepçe gibi içine hapsederek kapandı.
Bunu da yaz hâkim bey; umuda kelepçe vurulmaz.
Reklam
Akşam olur mapushane kilitlenir Kimi kağıt oynar, kimi bitlenir Kiminin temyizden evrakı gelir Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil. Mapushane içinde üç ağaç incir Kolumda kelepçe boynumda zincir Zincir sallandıkça her yanım sancır Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
"Hiç kullanılmamış. Bunca zaman kullanmak için doğru adamı bekliyordum ve içimden bir ses seni ke- lepçelememden hoşlanacağını söylüyor bana." "Seni bu zevkten mahrum edecek değilim." Clay'in yanına gelerek önündeki tabureyi; tahta ar- kalığına rahatça erişebileceği şekilde döndürerek, bi- leklerini arkasında birleştirdi
Sayfa 29
Kitap okuyor mahkûm Halil. Çevirirken dizinde duran kitabın yapraklarını çok rahat bir ustalıkla kullanıyor bileklerinden demirli parmaklarını. Kitap ve kelepçelerle on üç senedir bu beşinci yolculuğudur. Gözlerinin altında çizgiler şakaklarında beyaz. Halil belki ihtiyarladı biraz. Fakat kitap, kelepçe ve yürek eskimedi. Ve şimdi yürek her zamankinden umutlu Halil okurken kitabını,
Heveslendiğim masallar dolanmış dilime Çıkamadığım aklımın fizanları yaşamımda birer kelepçe Yokluğunu açıklayamamak acılara bileşke Gözümün önünde bir yokluk var en büyüğünde sen Ulaşamamak sana ne büyük elem Beklemek zahmetten bir kor Sekte vurmuş acılar bezeli birer yara Dokunsalar ağlayacağım mısralarımda... 22/4/2024 Pınar PEKĞÖZ
Reklam
On yedi yaşındayken bir gün, Ankara Samanpazarından Kaleye çıkıyorum. Sağda, solda dükkanlar vardır. Yol Arnavut kaldırımı; daracık. Yolumun tam tersinde, yukarıda yokuş aşağı yerde adamın biri bir kadını alabildiğine döğüyor. Kadın yere yıkıldı. Ben de çocukluğumdan beri -herhalde evde aldığımız terbiye gereği-, kadına ve hayvana karşı büyiik
Siz kendinizi esir olarak görürseniz boynunuza ip, kolunuza kelepçe takan çok olur.
Sayfa 135Kitabı okudu
Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum? Herkes bağırırken şiirler okumak mı? Susmak mı sözün bittiği yerde, Kusmak mı sindiremediklerimizi? Apansız uykum kaçıyor kaç gece, Bu da mı aleyhime kanıt? Sondan saymaya başladım adları Böyle hoşuma gidiyor. Beğenmeselerde seviyorum ellerimi, Hep olmayacak düşler görüyorum, Yenileceğimi bildiğim kavgalara giriyorum durmadan. İtiraf ediyorum… Silin adımı listenizden, Yokum; aslında bir oyun olan kavgalarınızda Ve Aslı bir kavga olan oyunlarınızda. Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum Yalan övgülerinize ihtiyacım yok. Gıyabımda kesinleştirilmiş hükümler verin. Bir sürgün nereye sürülebilir? Gölgelere kelepçe vurulur mu? Çekilin! Yürümediğiniz yollarımı kirletmeyin..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.