Cemil Meriç Türkiye'nin sayılı entelektüel şahsiyetlerinden biri. Kitabını okurken meriç'in ne kadar çok yönlü bir insan olduğunu görüyoruz. Kitabı kesinlikle sözlük eşliğinde okumak gerekli. Muhteşem bir Türkçe ile yazılmış olan kitabı maalesef en verimli şekilde anlayamıyoruz. Batı ve Doğu hakkında önemli fikirler içeriyor kitap. Kitapta Cemil meriç'in anlamlandırdığı kelimeler önemli kanaatimce. Altı çizilmesi ve üzerine tefekkür edilmesi gereken önemli cümleler var. Cemil Meriç'in diğer kitaplarını da okuyup tüm kitapları bir bütünlük içerisinde düşünmek gerekiyor.
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821.2k okunma
Sartre, Düşünce dediğimiz şey nedir? diye sorar. Ve tıpkı Profesör Ryle’ın bu soruya verdiği cevap gibi,şaşırtıcı bir cevap verir. Düşünce, vücutla ilintili bir duyular, ortaya çıkıp kaybolan birtakım kelimeler ya da kendime daha sonra anlattığım bir hikâyedir. Düşünceye, yakından bakacak olursak, anlamın ortadan kaybolduğunu görürüz, Nitekim, bir kelimeyi durmadan tekrarladığımız ya da aynada yüzümüze uzun uzun baktığımız zaman da aynı durumla karşılaşırız. Hayatımızı art arda gelen anlar olarak ele alacak olursak, tıpkı Roquentin gibi, yaptığımız işlere,daha sonra bir hayli anlam konulması gerektiğini görürüz. Hatıralarımızın yapay ve kaypak yanını da farkederiz. Anlamlar durmadan kaybolur ama biz, onları yeniden kurmak zorundayızdır.
kitaphaber.com.tr/ahlar-agaci-agr...
Ah’lar Ağacı Ağrıyan Bir Hüzün Üzerine
31.01.2022 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
"Aşk mektupları elbette yakılmalı,
Geçmiş en soylu yakacaktır." Nabokov
Yazar ve şairlerin eser üretmek için kendine sormak zorunda oldukları sorular vardır. Bu sorular olmadan bir eser
Hicret, bu etkin yanıyla Müslümanların zulüm düzeninin bir parçası olarak yaşamayı reddetmesi ve küfrün karşısına "bağımsız bir güç" olarak çıkması anlamına gelmektedir.
Müslüman, İslam'a, Allah'a olan kulluğu ancak ve yalnız bu yoldan gerçekleştirebileceği için bağlıdır. Hiç bir geleneğin hatırı için ve başka hiçbir şey için değil!..
Dil konusunda söylediklerine göre, dil öncelikle eşit ağırlıkta kelimelerleden oluşuyor, düşüncelerse bu kelimeler tarafından sürekli bastırılıyor, eziliyor ve dolayısıyla hiçbir şekilde tam anlamları ve gerçek sonsuzlukları içinde ortaya çıkamıyorlarmış. Dil, elde tutulması gereken her halükârda düşünceyi zihnin daimi zayıflığına indirgiyormuş ama düşünürün bunu kabullenmesi gerekmiş. Düşünce şimdiye kadar hiç bütünlüğü ve sonsuzluğu içinde yansıtılamamış. Düşüncenin yansıtılması dile havale edildiği müddetçe bunda değişen bir şey olmayacakmış.