264 syf.
6/10 puan verdi
Kitabın ilk sayfalarından itibaren parağraflar arasında boğuşuyorum adete savaşım halindeyim.Bazen bazı cümlelere, kelimelere, tanımlamalara takılıyorum; Diyorum ki: bu cümlenin bu parağrafta, şu kelimenin bu tümcede yeri var mı? ya da olmalı mı? Ne anlam taşıyorlar ? Siliyorum zihnimden yazıları. Başla parağrafı yeni baştan oku ve bitir.
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,6bin okunma
Ali Şeriati: Kürt medeniyetinden, Yunan ve çağdaş Amerikan medeniyetine... Araştırmacı Remzî Pêşeng'in Ali Şeriati konulu makalesi... Ali Şeriati’nin “İslam Bilim” ve Medeniyetler Tarihi adlı derslerinin “ Orijinal” çevirisi - 1 …Buna göre, Beynen Nehreyn’den Kürt adasından Yunanistan’a yansıyan Zeus isimli Tanrı, kültür ve medeniyetin
Reklam
265 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Selçuk döneminin kuruluş dönemlerine ışık tutan bir yapıt. Kitabın ana karakteri Alparslan. Küçücük bir çocukken gözlerindeki parıltıdan gücü ve hükmü hissedilen Alparslan'ın, Malazgirt Ovasında Romen Diyojen ile yaptığı Malazgirt Savaşına kadar devam ediyor Bu süreç içerisinde Peçenekler hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz. Belli bir miktar okuduktan sonra kendinizi kitabın içinde herhangi bir karakter olarak hissetmeye başlıyorsunuz. Sarı Hoca'yı, Sav Tekin'i, Afşin Bey'i, Balçar'ı Diyojen'i kafada canlandırmak o kadar kolay ki. Çok canlı, bağlayıcı ve akıcı bir anlatımı var, ayrıca Türkçemizde kıyıda kalmış kelimeleri, deyimleri o kadar ustaca, öyle yerinde kullanır ki, çoğu zaman sözlüğe bakma ihtiyacı hissetmeden kelimenin manası öğrenilmiş olur. M.N.Spetçioğlu, tarihi roman yazarları içerisinde çok rahat zirveye oynar.
Kilit
KilitM. Necati Sepetçioğlu · İrfan Yayınevi · 20051,316 okunma
Ayaz, büyük fatih, Put Kıran Gazne Hükümdarı Mahmut’un ahbabı ve kuluydu... Bu kıssada kullanılan her kelimenin üzerinde dur. İslam putlara inanmaz ama bu Müslümanlar tarafından yanlış anlaşılmıştır. Putlara inanmamak başka bir şey, kalkıp başkalarının putlarını yok etmeye başlamak başka. Aslında birinin putunu kırmak demek, olumsuz yönde de
“ Geminin, hatırlatmakta yarar var, ne dümeni vardı ne yelkeni; motorla çalışmıyordu, kurulacak bir mekanizması yoktu, küreklerle yol almasını sağlamak da -kelimenin tam anlamıyla- düşünülecek bir şey değildi, gökte hazır bulunan bütün işçi meleklerin gücü bir araya getirilse bile gemiyi bu şekilde ilerletemezlerdi.”
Kırmızı KediKitabı okudu
Aşık kendi hakikatini kurar. Gerekirse yalanlarıyla kurar. Kurduğu, kurabileceği her cümlenin öznesi sevdiği kadındır, kafasında gezen her kelimenin doğruluğu, sevdiği kadını kendisine yakınlaştırma gücü kadardır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Acı Çekmek
Genel olarak, burada olsun başka bir yerde olsun erkeklerin daha çok acı çektiklerini anladım. Daha doğrusu erkeklerin bu konularda dayanma gücü daha az. Kadınlara gelince, onlar daima suçsuz oldukları halde acı çekerler, bir şey yapamamaktan doğan bir acı değil, kelimenin tam anlamıyla gerçekten acı çekerler.
Sayfa 15 - YasonKitabı okuyor
336 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Serinin ilk kitabının faciasından sonra bu kitap resmen ilaç gibi geldi. Titan kardeşlerden en sevdiğim kesinlikle Skye oldu. Seri boyunca kişiliğini en iyi şekilde geliştiren Skye'dır benim için. İlk kez Susan'ın bir kitabında erkek karaktere gıcık kapmadım. Mitch genel anlamda bende olumlu izler bıraktı. Kitabın kötü karakteri benim için ne Jed ne de Garth. En kötüsü küçük kardeş izzy denen salak. Bu arkadaş kelimenin tam anlamıyla bir o...u. Cidden hakaret anlamında söylemiyorum. İşi gücü erkeklerle düşüp kalkmak. Zaten ilk kitapta da bu özelliği gözümüze baya sokuldu. 2. kitapta sırf Skye'ı şimdiki koca adayından kurtarmak için yapmış bütün bunları, tabi yersen. Sonra belasını buldu ya bir şekilde, Ohhhh beter ol izzy!!! Neyse, izzy kaltağı hariç kitap genel olarak güzeldi. belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/02/askn-ik...
Aşkın İki Yüzü
Aşkın İki YüzüSusan Mallery · Pegasus Yayınları · 201395 okunma
Memleketemizdeki yükseköğrenim kurumlarından birine yolu düşen herkes, devletimizin bu ilim ve irfan yuvalarının üstüne nasıl titrediğini, kapıya yığdığı özel güvenlik, polis gücü, çevik kuvvet ve hatta jandarmalara bakarak kolayca anlayabilir. Serbest düşüncenin kalesi üniversite, ülkemizde kelimenin tam anlamıyla kale gibi korunmaktadır yani.
Sayfa 32 - April YayıncılıkKitabı okudu
Tüketici arzu duymaz. Onun tuhaf biçimde “motive edilen” “davranışları” vardır. Reklamın, satış hizmetlerinin ya da toplumsal prestij gereklerinin verdiği telkinlere ya da emirlere itaat eder (gözardı edilemeyecek olan ödeme gücü kaygılarını da ihmal etmemek gerekir). İhtiyaçtan arzuya ve arzudan ihtiyaca geçiş döngüsü sü­ rekli olarak kesintiye uğrar ya da deforme olur. Dışardan gelen bu “emirler”, “motivasyonların” soyut inceliği içinde, somut dağılması ve saçmalığı içinde ifade bulur. Arzular artık gerçek ihtiyaçlara denk düşmez; yapaydırlar. İhtiyaç arzu halini almaz. Süreç karmaşıklaşır ya da bozulur. Ama yine de yok olmaz; doğası tekrar tekrar biliniyor olmasa da, her zaman için hayati olandan toplumsal olana, eksiklik- ten kapasiteye, yoksunluktan yararlanmaya/haz almaya [jouissance] doğru gider. Bununla birlikte, Hegel’in toplumsal yaşamın tözü ve harcı olarak gördüğü “ihtiyaçlar sistemi” tutarlı bir sisteme benze- memektedir. Parçalanmış ya da ayrılmıştır. Guy Debord’un5 eneıjik ifadesiyle, gündelik hayat kelimenin tam anlamıyla “sömürgeleştiril- miştir.” Yeni teknikler ve “tüketim toplumu” adına aşın yabancılaş­ maya, yani derin tatminsizliğe sürüklenir. Oysa bu teknikler başka ve farklı bir gündelik hayatı mümkün kılabilirdi. Diğer yandan, her yerde aynı sonuçlan yaratan bu aynı nedenler toplumsal ihtiyaçlan aynı düzeye çıkartır, “arzulan” müsavileştirir; çok çeşitli olan eski “yaşam tarzlan”nın yerine özdeş olmasa da benzer olan gündelik ha- yadan koyar.
1.009 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.