— Suyun akarını görmemekteyim Osman Bey oğlum! Gündoğusunu bırakıp günbatıya bakmakla nesne hasıl olabilir mi? — Olur şeyhim! İstanbul'un Bizans'ı, Frenk'in karanlık dünyasından kopup geldi. Ama, oranın kölelik düzenini burada tutturamadı. (...) "Suyun akarı" dediğim, işte budur. Bu yöneliş çok adam istemez. Kalabalıkları biriktirip köylünün başına musallat etmek zorunda değilsin. Bu zamana kadar hiç görmediği, bilmediği bir düzeni götürüp Bizans köylüsünü şaşırtıp ürkütmek de yok! Köleliğe karşı, Frenk soygununa, zulmüne, ırk düşmanlığına karşı biz hoşgörü, dayanışma, can, ırz, mal güvenliği sağlayacağız. Alın teriyle çalışanlar bizden yana olacak ister istemez... Bizim, suyumuzun akarı budur, şeyhim, şimdilik de günbatıyadır. Frenk düzeninin gerçek sınırına dayanıncaya kadar, günbatı bizimdir!
İthaki Yayınları - PDFKitabı okudu
234 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
Bir milletin esaretten kurtuluşu, şaha kalkışı, destanı. Nazım Hikmet'in Mustafa Kemal Atatürk'ü anlattığı o dizelerde gözyaşlarım dökülüverdi: ''Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında birdenbire beş adım sağında onu gördü. Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar: "Üç" dediler, Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.''
Kuvâyi Milliye
Kuvâyi MilliyeNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20103,207 okunma
Reklam
Babilde Ölüm İstanbulda Aşk
Roman, Kanuni Sultan Süleyman döneminden başlayıp Tanzimat dönemine kadar geçen dört yüz elli yıllık serüveni, romanda olan herhangi bir karakter değil de L&M kitabının kendi anlatması kitaba özgüllük katmıştır. Olumsuz düşündüğüm yanı ise romanın kurgusu çok zayıf ve çok fazla bilgi yoğunluğu var. Herhangi bir tarihi bilgi sayfalarca
Dünya’ya öyle şanslı kadınlar gelmiş ki sormayın gitsin. Nazım Hikmet’in Piraye’ si, Vera’sı, Franz Kafka’ nın Milena’ sı , Dora’ sı, Cemal Süreya’nın sevdiği,Edip Cansever’in hayranlık duyduğu ama Turgut Uyar’ ın evlendiği kadın Tomris, Ümit Yaşar’ ın Ulufer Hanım’ ı,Ayten’ i, Sezai Karakoç’ un Muazzez’ i ,Orhan Veli’ nin Nahit Hanım’ ı… Öyle şanslı kadınlar ki bunlar erkekleri tarafından şiir gibi sevilmişler resmen. ‘’Şiir gibi sevilmek’’ ne muazzam bir şeydir kim bilir.Biri tarafından size sayfalar dolusu şiirler yazıldığını düşünün,biri tarafından masumca sevildiğinizi düşünün ne güzel şeydir o. Şiir gibi seven adamların,şiir gibi sevilen kadınlarında üzüldüğü ihanete uğradığı sevildiklerini sandıkları bir gerçek.Nazım Hikmet mesela her aşk acısı sonunda kavuştuktan sonra vazgeçti,Cemal Süreya aşkı için fedakarlık yaptı ama olmadı,Edip Cansever uzaktan bakmakla yetindi,Franz Kafka Milena' nın uğrunda hasta oldu gece nöbetleri geçirdi imkansız ve mektuplarda bulduğu aşkı oldu Milena, Her aşk filmi gibi mutlu bitmiyor gerçek hayat aşkları. Mutlu başlıyoruz bir yerde evet ama neden böyle sürmüyor diye soruyor musunuz hiç kendinize ? Bir zamandan sonra her şey kötü oluyor,insan sevilmediğini anlıyor ve sonrası hüsran. Ama bunlar yanlış mı ? Bence değil. Sevgi verip sevgi almanın neresi yanlış olabilir. Bu dünya sevgiyle dönüyor. Alıntı GÜNAYDIN, MUTLU SABAHLAR
264 syf.
·
Not rated
·
Liked
Kitap ve filmler hakkında magazinsel bilgiler bulunabilir. Yine bol bol notlar aldığım bir Orhan Kemal romanının daha sonuna geldim. 1957'de yazılan roman 1964'te oyun formatında "İspinozlar" adıyla tekrar elden geçirilir Orhan Kemal tarafından. "İspinozlar" ve "Yalova Kaymakamı" olarak iki kez tiyatroda sahnelenir
Devlet Kuşu
Devlet KuşuOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2020644 okunma
390 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Kemal Tahir Türk Edebiyatının en üretken roman yazarlarından birisidir. Türk toplumunun temel yapısını oluşturan Türk köylüsünün sorunlarını anlamaya çalışmış; edindiği bilgilere de biraz mizah katarak biz okuyuculara aktarmıştır. Kemal Tahir'in ‘’Dam Ağası’’ romanı yazarın, Çorum Cezaevi’ne sürgün edilişi ve Cezaevi günlerini anlattığı romanıdır. Roman üç bölümden oluşmaktadır. Her bölüm kitabın bir taslağı niteliğinde. yani ilk düzeltme, ikinci düzeltme ve yapılabilen son düzeltme. bir nevi bir romanın oluşturulma süreci olarak ele alındığını görürsünüz. Yazar romanda kendisini, Cezaevindeki mahkumların verdiği isimle ‘'Kitaplı Casus’' olarak anlatmaktadır. Yazar ayrıca kendisi de uzun süre cezaevlerinde yattığı için Cezaevlerinin çalışma koşullarını, mahkumların cezaevi yaşam koşullarını, derinlemesine inceleme imkanı bulur. Yazar Cezaevi yaşamını ve kırsal kesim insanının küçük ama entrikalarla ve kırılmalarla dolu yaşamını mizahi olarak ele alırken, ona sadece bakmakla yetinmez, onu çözmeye ve anlamaya çalışır. Oluşturduğu, alabildiğine canlı karakterlerin üzerinden bir Anadolu insanı panoraması çizer. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bir roman tavsiye ederim..
Damağası
DamağasıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 2013151 okunma
Reklam
Geri139
398 öğeden 391 ile 398 arasındakiler gösteriliyor.