"Aşık Ali..."
"Buyur Memet kardaş."
"Aşık Ali... Başka çaresi var mı?" "Yok," dedi Aşık Ali gülerek. Sonra da sazını kucağına çekti, üstüne yumuldu, başladı çalmaya. Ak çağşaklı, mor sümbüllü, yarpuzlu pınarlar, diye başladı. Özlem, diyordu. Zulüm, diyordu. Her sineği bir alıcı kurt olmuş, yarıyor, parçalıyor, diyordu. Yusufu kuyudan çıkaran Allah, bizim yüzümüze bakmadı, bakmayacak, diyordu.