Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışının ve Milli Mücadele'yi başlatmasının sebepleri arasında Yunanistan'ın emperyalist emellerine durdurma gayesi de vardı.
Ordunun Siyaset Üzerindeki Etkisine Pratik Bir Örnek
Köyler muhalefetteki Demokrat Parti lideri olarak konuşan Celal Bayar’a “yaşa paşam” diye bağırarak tezahürat ediyordu. Bayar’ın hiçbir askeri geçmişi yoktu. Köylüler, ancak bir paşanın (generalin) hükümete muhalefet edebileceğine inandıklarını söylediler. Hükümeti eleştirebildiğine göre Bayar’ın bir paşa olduğu sonucuna varmışlardı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Anadolu ve Rumeli'de bulunan Osmanlı toplumunun modern anlamda bir Türk toplumu şeklini alması 18. yüzyılda başlamıştır. Milyonlarca Müslüman'ın Rumeli'den, Kafkasya'dan, Akdeniz adalarından Osmanlı topraklarına göç etmeleri ile ülkede yeni topluluklar oluşmuştur. Bu ise toplum hayatında köklü bir yapı değişikliğine sebebiyet vermiştir.
İttihat ve Terakki, 1913'ten sonra tam anlamıyla hâkim olduğu iktidar sayesinde mutlakiyetçi devlet fikrinin daha köklü bir şekilde yerleşmesini sağlamıştır.
Osmanlı devrinde idarenin, ilim ve irfan sahiplerinin, basının ve modern edebiyatın (yabancılaşma konusunda bazı olumsuz etkilerine rağmen) Türkçeyi kullanmaları, Osmanlı cemiyetinin Türk karakterli milli bir toplum hâlini almasında birinci derecede etkili olmuştur.
Dil elle tutulur, gözle görülür, kulakla işitilir milli varlığın en somut ifadesidir.
Reklam
“Yunan, Fransız ve İngilizlere karşı yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı (1919-1922), Osmanlı İmparatorluğu’nun erken dönemlerinden beri ilk kez, eşrafı, aydınları, bürokrasinin ve ordunun alt kesimlerini ve halkı bir araya getirdi. Osmanlı-Türkiye tarihindeki ilk eşitlikçi, katılımcı Siyasal hareket buydu ve Cumhuriyet bu hareketten doğdu.”
Sayfa 53 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
İttihatçılar ilk defa olarak yerli sermayenin sınai teşebbüsleri yatırılmasını desteklemek için kanunlar çıkartmışlardır.
Dil milliyetçiliğinin en önemli temsilcisi Selanik'te Ömer Seyfeddin'in çıkardığı Genç Kalemler dergisidir.
İttihat ve Terakki
Osmanlı tarihinde ilk defa dine dayanmayan siyasi bir teşkilat, belirli görüşleri ve belirli bir siyaseti çok sayıda insana nakledecek duruma gelmiş oluyordu.
Reklam
İttihat ve Terakki
Onlar ilk defa olarak, toplumu ve devleti köklü bir şekilde değiştirerek çağa uydurmayı düşünmüşlerdir.
Oligarşinin Tunç Kanunu’na Bir Örnek
Serbest Fırka’nın Mustafa Kemal’in talebiyle kurulması ve halk nezdinde hükümeti devralabilecek kapasitede ciddi destek görmesi üzerine CHP, bu meydan okumayı cesaretle karşıladı. CHP, Mustafa Kemal’e kendi kurduğu partiyi kapatamayacağını ve kendisini her türlü siyasi parti bağlantısının üzerinde tarafsız bir devlet başkanı ilan edemeyeceğini cüretlice hatırlattı. Bunun üzerine hiçbir somut kanıta ulaşılamamasına rağmen Serbest Fırka kapatıldı. Bu olay, Türkiye’deki siyasal partilerin tarihi açısından olağanüstü bir öneme sahiptir.
Laiklik kimin sıfatı?
Laiklik, 1930’lu yıllardan sonra kurulan yeni seçkinci düzenin önemli bir ideolojisiydi. Sadece, aldığı entelektüel eğitimle ve yapay ruh haliyle kendi geleneklerine yabancılaşmış olan seçkin bireyin “üstün” Avrupa uygarlığını özümseyebileceği (onlara göre) açıkça ortadaydı. Geleneksel kültüre bağlı olan sıradan insanlardan oluşan çoğunluğun karar alma süreçlerine katılması imkansızdı. Halkçılık, halkın ve kültürünün yönetimi olarak değil halk için yönetim olarak revize edilmişti.
Cumhuriyet'in ilanıyla şüphesiz bir de cumhurbaşkanı seçimi gerekliydi. Aslında sebepsiz yere çok gecikmiş olan bu kararı niha­yet 29 Ekim 1 923 günü Büyük Millet Meclisi vermiş ve Türkiye'yi "Cumhuriyet" ilan etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa da cumhur­ başkanı seçilmiştir. Tarihte ilk kez Türkler, kendi isimlerini taşıyan ve milletçe yapılan çetin bir mücadele sonucunda ve belki de en hazini iki buçuk milyon şehit verdikten sonra kendi devletlerini yeniden kurmayı başarmışlardır.
Sayfa 138 - PdfKitabı okudu
Nihayet 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos tarihinde Dumlupınar’da ilk büyük başarısını elde etmiştir. Yunan ordusunun birkaç kumandanı, General Trikopid de dâhil olmak üzere, esir edilmiş, Türk ordusu ise Gazi’nin “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” emrine uyarak hızla batıya doğru ilerlemeye başlamıştır. 2 Eylül’de Eskişehir, sonra Balıkesir, Aydın, Manisa ve Bursa düşman işgalinden kurtarılmuş ve Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girmiştir. Yunanlar çekilirken İzmir’i ateşe vermişler ve müttefik gemilerine binerek kurtuluşu kaçmakta bulmuşlardır. Böylece üç buçuk senede işgal edebildikleri Anadolu topraklarından Türk ordusu tarafından iki hafta içinde sökülüp atılmışlardır.
Sayfa 134 - PdfKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.