Dünyanın en büyük lideri Yüce Başbuğ ATATÜRK
“Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.” (Mustafa Kemal Atatürk)
Reklam
Araplar mezhep kurucusudurlar. Biz Türkler tarikat kurucusuyuz. Arap mezhepleri sufiliğe, Türk tarikatları tasavvufa dayanır. Tasavvufa göre dünyada her şeyden önce güzellik vardı. İbadet bu güzelliğe tutkundur. Bu sebeple Türk’ün bağlanacağı inanç Allah korkusundan değil, Allah sevgisinden gelir.
Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların ve sâirenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu Arap fikri, Ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah’a kendi millî lisanında değil, Allah’ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur'ân'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla ateş ve azap ile müthiş bir muamma halinde kalan dini hırs ve siyasetlerine âlet ittihaz ettiler. -MedeniBilgiler M.Kemâl.Atatürk
Türkler kendilerine ve devletlerine tam bir güven içinde çalışıyorlardı.
Sayfa 103 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnşallah Türkler, Mustafa Kemal Paşa'nın idaresi altında giriştikleri son milli hareketleri sayesinde kendi memleketlerini, azametli İstanbul'ları ve güzel İzmir'leriyle beraber kurtaracaklar ve bu tabii hudutlar içinde milletlerin refahını, memleketlerinin bayındırlığını sağlayacak tedbirleri alacaklardır.
Türkler anavatanları Anadolu'yu İslam adına değil, daha çok Kemal Atatürk olarak bilinen Mustafa Kemal adlı bir Osmanlı generali tarafından yönetilen laik bir milliyetçi hareket yoluyla kurtarmayı başardılar.
“Dünya tarihinin hemen hiçbir safhası, dünya coğrafyasının hemen hiçbir önemli parçası yoktur ki orada Türkler olmasın. Türkler olmadan hiçbir önemli Avrupa devletinin milli tarihi incelenemez.”Hiçbir Ortsa Doğu ülkesinin,hiçbir Rus-Slav ülkesinin milli tarihi ve kimliği Türkler hesaba katılmadan anlaşılamaz .
Din eğitimi ve öğretimi ve dinin siyaset gibi kirli bir alana alet edilerek hedefe konulan Türkler müslüman kimliği ile melez haline getirildi. Ortadoğu'da yahudi sami geleneği ile yaşayan toplumlardan bir farkı kalmadı. Türklük bilinci yerinde ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gidilmesi gerektiğini savunan bir avuç Türk ise önümüzdeki yüzyılın ve sonsuza kadar Anadolu toprakları üzerinde huzur içinde yaşamanın tek umudu ve adresidir. Önder Karaçay
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
Bir Avuç Türk Bir asır önce bir avuç Türk dünyaya meydan okudu. Sadece meydan okumakla kalmadılar. Meydan okumak zorunda bırakan zorba ve saldırgan zalimliğin sahaya sürdüğü taşeronlarını denize dökerek yurttan düşmanı temizlediler. Dış düşmanların mandası olmak isteyen iç düşmanlık hariç onlar bir müddet içimizde sindiler! Ne zaman Mustafa Kemal Atatürk'ün bedeni sahneden çekildi. Onun fikri insanlık devrimini dış düşmanın emrinde hainlik ve ihanetler olarak bir havuça satılan taşeronlar olarak yok etmek için en kritik yerlere ekildiler. O gün bugündür emperyalizm tarafından küçümsemek amacıyla bir avuç Türk dedikleri o kahramanların yolundan gidecek bir avuç Türk aranıyor. İlk tarih sahnesine çıkan bir avuç Türk emperyalizmin Anadolu üzerinde ki planları tarihin çöplüğüne atmış, düşman planlarını ertelemek zorunda kalmıştı. Şimdi sırada o planı emperyalizmin iç taşeronları ile uygulayan ve hayli yol alan kötü niyetlerini yeniden kursaklarında bırakacak Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri bir avuç ve bir havuca satılmayı reddeden Türkler bir asır sonra yeniden sahne alıyor. Önder Karaçay
Küreselleşme gittiği her yere bu küresel markaları taşır. Hayat aynılaşır. Çay içerek eğlenen Türkler birden Brezilya kahvesiyle sohbet etmeye başlar.
Küreselleşme gittiği her yere bu küresel markaları taşır. Hayat aynılaşır. Çay içerek eğlenen Türkler birden Brezilya kahvesiyle sohbet etmeye başlar.
Ve 17 Temmuz 1968’in gecesi Türk tarihinin unutulmaz bir gecesi olarak kalacaktır. Ve Türkler kuşaklar boyunca bu gecenin adına “Utanç Gecesi” diyeceklerdir.