O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
İçinden konuşma!
Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
Misal şimdi yan yana uyumak var
Uyumamakta hayır var da
Uyumakta ne mahsur var
Bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
Secdelere küs alnımda bir kara bir kara
Kalksak gitsek ya şimdi
Belki Abant olur belki Porsuğun kenarı
Bayram namazından sonra
Ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
Ağlamak anlamaktır benimle ağlasana..
Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı.
Ayağı kırılan atların vurulduğunu öğrendiğimden beri
Umudumu kestim insanlardan!.
Bu yaşımdan sonra karşıma çıkan
Sen
Ve ben
Olsa olsa bir çeşit spekülasyon yaratırız hepsi o kadar..
Ayağı kırılan atlar öldükten sonra nereye gider?
Var mıdır onlara da cennet vaad eden bir kitap?
Gülümseyerek uzattığın alçı,
iyileştirmez ki ruh kırığımı..
Ayağı kırılan atları vurmasınlar diye
Çocuk yaşta kırdım bütün oyuncaklarımı.
Önce annem kesti benden ümidini, sonra öğretmenim.
Vurulan atlarla birlikte gömdüm çocukluğumu at mezarlığına
Boşuna uğraşma, geri getiremezsin sevgilim..