Mâdem ki dinî ibadet ve faaliyetler esnasında "din adamı" olarak nitelenen memurların üzerinde taşıdıkları kılık kıyafetin İslâmî olduğu ve İslâm'da din adamı diye bir zümre bulunmadığı kabul ediliyor, o hâlde bütün Müslümanların her an ve ahvalde kendi dinî inançlarına muvafik bir elbise giyip giymemelerinde serbestiyet bulunması icap etmez miydi?
7 Şubat 1933'te ezanın tüm Türkiye'de Türkçe olarak okunması yönünde yeni bir karar alınmış, 6 Mart 1933'te ise salânın da Türkçe okunması kararıyla dinî metinleri Türkleştirme niyeti kademe kademe sınırlarını genişletmeye devam etmiştir.
Reklam
Evet ben inanmıyorum diyenin cenaze namazı kılınmamalı.
Dinozor namıyla maruf eski tüfek komünistlerden
Mina Urgan
Mina Urgan
ebediyete intikal etti. Toprağı bol olsun, sevenlerinin başlarıcsağ olsun. Mina hanım için cenaze namazı kılınması bazı dava arkadaşlarını üzmüş. Dinsizliği seçen ve bunu çok önemseyen bir insanın dini usullerle uğurlanması doğru değildi onlara göre. Ben de o kanaatteyim.
3 Aralık 1934 tarihinde kabul edilen "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun" ile din adamlarının dahi dini faaliyetler haricinde kisve-i İslâmî giymesi yasaklanmıştı. Aslında bu yasağı getiren kanun dahi pek çok tearuzu bünyesinde barındıran bir kanundu diyebiliriz. İslâm'ın millîleştirilmesi yönünde irade ortaya koyan çevreler bir taraftan Kur'ân'ın ve hatta ibadetlerin Türkçeleştirilmesi düşüncesini, İslâm'da ruhban sınıfı olmadığı, her seviyeden insanın rahatlıkla İslâmi kaynaklara erişip onu kendi anadilince özgürce yaşaması gerektiğini ve ayrıca İslâm'ın bir kisvesinin olmadığını, İslâmî olarak nitelenen kıyafetlerin aslında Arap giysileri olduğunu savunurken öte yandan din adamlarının dinî faaliyetlerde kisve-i İslâmî ile icrada bulunmasını makul görerek din adamlarının kıyafetlerinin kisve-i İslâmî olduğunu tersinden de olsa böylece teslim etmiş oluyordu.
1933 sonrasında, Mâturîdîliğin yavaş yavaş resmî gündemden düşmesinin bir başka sebebi, 1933'te kapatılan Dârülfünûn'dan sonra -1949'da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi açılışına kadar- memlekette dinî eğitim verecek yüksek seviye hiçbir ilmî müessesenin kalmamış olmasıdır. Kemalizm'in dinleştirilmesi ancak rakip görülen dinlerin tamamıyla ortalıktan el çektirilmesi ile mümkün olabileceği için bu süreçte yüksek seviyeli İslâmî eğitim devlet politikasıyla darbeye uğramıştır.
Müslümanım diyen ve 23 Ekim'i kutlayanlara ithafen;
•Maalesef kemalistlerin birçoğu yakın tarihte yaşananları bildikleri halde Mustafa Kemal Atatürk'ü savunmaya kalkışıyorlar. Bu savunmalardan birisi de ezandan "Allah" isminin çıkarılması ile ilgilidir. Allah ismi ezandan çıkarılmış ve 18 yıl boyunca böyle okunulmuştur. Ancak buna rağmen hala Mustafa Kemal Atatürk'ü
Reklam
287 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.