Zaman zaman bir kısım yeni uygulamaların İslam'a aykırı olduğu ifade edilir ve bid'at olduğu söylenir. Bu açıdan bid'atın ne olduğu bilinmeli ki, her yeni uygulamaya, İslam'a aykırı diye karşı çıkılmasın. Örneğin: "Yakasız gömlek giymek sünnet, yakalısını giymek bid'at;" "Yer sofrasında yemek yemek sünnet,
Arzu ettiğim tavır..
Atatürk'ün Kemalist devrim karşıtı hiçbir hamleye ya da dini devlet işlerine karıştırmaya veya inkılaplara olumsuz tavır alan hiçbir dini ya da siyasi dirence tahammül ve müsamahası yoktur. Tarih boyunca dini kullanarak tahakküm kuran iktidarları ve akıl hocalarının feci akıbetlerine uzun uzun değinir ve ekler: "Dini kendi ihtiraslarına alet yapan hükümdarlar ve onlara yol gös­teren hoca namlı hainler hep bu akıbete uğramışlardır. Böyle yapan halifelerin ve ulemanın arzularına muvaffak olamadıklarını tarih bize sonsuz misallerle izah ve ispat etmektedir. Artık bu milletin ne öyle hükümdarlar, ne öyle alimler görmeye tahammülü ve imkanı yoktur. Artık kimse öyle hoca kıyafetli sahte alimlerin yalan dolanına ehemmiyet verecek değildir ... Eğer onlara karşı benim sahsımdan bir sey anlamak isterseniz. Derim ki ben sahsen onla­rın düşmanıyım ... Sizlere bunun da üzerinde bir söz söy­leyeyim. Farzımuhal eğer bunu temin edecek kanunlar olmasa. Bunu temin edecek meclis olmasa. Öyle olumsuz adım alanlar karsısında herkes çekilse ve ben kendi basıma yalnız kalsam. Yine tepeler ve yine öldürürüm."
Sayfa 214 - Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 15, s. 242Kitabı okudu
Reklam
İslam Laiklikle Bağdaşır mı?
Laikliğin Hıristiyanlığa özgü bir durum olduğunu ve Müslümanlıkla bağdaşmayacağını öne sürenlerin kullandıkları temel gerekçenin şu olduğunu biliyoruz: "İslam dini sadece din işlerini değil, devlet işlerini ve özel hukuk alanını da düzenlemektedir. Öyleyse Müslüman bir ülkede laiklik olamaz." Oysa bu sav, daha çıkış noktasında,
Sayfa 157 - PDFKitabı okudu
Osmanlı adı verilen yapmacık ve karmakarışık soyların topluluğu sanılan bir sosyete vardı. Orada, dini, dili, kültürü, ülküsü ayrı adamlar yaşıyordu. Burada yurdu, her ayrı soy kendi adına alıyordu. Devletin adı da Osmanlı idi. Son asra doğru bu toplulukta bir takım kıpırdayışlar oldu. Türkten ve İslam dinine inananlardan başkaIarı kendileri için birer yol çizdiler, yürüdüler. Ötede İslam dininde olanlarda ise Türkten başka olanlar da yine daha başka yollarda kültürlerini bularak bir ayrılış atılışı gösterdiler. Ortada kimsesiz ancak Türk kaldı.
Kemalizmin laiklik anlayışı
Kitapta Kemalist rejimin uygulamalarının bu topraklarda gerçek anlamda bir laikliğin yerleşmesini engellediğini söylüyorsunuz. Rejiminin laiklik anlayışı nasıl? Rejimin laiklik anlayışı koca bir yalandan ibarettir. Laik filan değildir Türkiye Cumhuriyeti. Aksine, İslam ve Sünni Türk İslam'ın dışındaki her şeyin yok edilmesi ve vatandaşlıktan
"Türkiye bir din devletidir. Okullara ve her türden resmi kurumlara baktığınızda bunu kabullenme zorunluluğu vardır. Kemalizm dini tek dindir ve kimse Atatürk'e hiç bir şeyi ortak koşamaz. Laik olduğu iddia edilen T.C. aslında Kemalist bir teokrasidir. Devletin resmi lügatinde bu ilan edilir. 1948'de basılan Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğüne göz atılırsa sadece devletin değil tüm Türklerin de dini Kemalizm'dir. Bu resmi sözlüğe göre; 'Kemalizm: Türklerin dinidir'... Sanıldığının aksine, resmi inanışa göre o, yalnız askeri ve siyasi bir deha değil, aynı zamanda dini liderdir de."
Reklam
1,000 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.