Elbette Kemalizm'in karşısındaki görüşleri tamamıyla İslamcı gruplara bağlamak doğru değildir. Fazlur Rahman gibi modern dünyanın seçkin bir Müslüman bilginini Birleşik Devletler'de tanımak benim için bir şanstı. Aynı şekilde, Cezayir'in mümtaz evladı Profesör Muhammed Arkun'un Paris'teki ders ve konferanslarını takip etmek de öyleydi. İslam dünyası saplantılı ve dar görüşlü insanlardan oluşmamaktadır ve Kemalizm'e yakın önemli düşünürleri de vardır.
Amerikalı siyaset bilimcisi, Türkiye'nin "Kemalizm"in yönlendirdiği
yanlış yörüngeden çıkarak yeniden ait olduğu yörüngeye
(bir Ortadoğu İslam ülkesi olmaya) yönelmesi için,gerekli
siyasal ve dinsel meşruluğu kendisinde toplamış" bir liderin gerekliliğine işaret ediyor.
-SivilDarbe
Lâiklik, Kemalizm, demokrasi, teokrasi bağlamlarında "İslâm" kavramının niteliği, konumu ve duruşu üzerine düşünmemiz, bence; toplumsal, politik, bireysel ve düşünsel sorunlarımızın bir kısmını anlamamıza yardımcı olabilir..
İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Mümtaz Soysal, Sina Akşin gibi aydınlar 12 Eylül'de sunulan ideolojiyi 'dondurulmuş Atatürkçülük' olarak değerlendirmişler ve buna karşı Kemalizmi yeniden yorumlamışlardır. Bu dönemde, sol Kemalizm, felsefi olarak Aydınlanma felsefesini benimseyen, ideolojik olarak 'Altı Ok'u savunan, kalkınma modeli olarak da bütünsel kalkınmayı seçen bir siyasal akım olarak sunulmuştur. 1990'larda, güncel siyasal gelişmelerin sonucu yapılan bu yorumla, CHP'nin 'Altı Ok'u çok partililik olarak demokrasiye karşı Cumhuriyetçilik; küreselleşmeye, Avrupa Birliği'ne ve Kürt hareketine karşı Ulusçuluk; 'siyasal İslam'a karşı Laiklik; 'köşe dönmeciliğe' karşı Halkçılık; 'serbest piyasa'ya karşı Devletçilik ve dondurulmuş Atatürkçülüğe karşı Devrimcilik biçimini almıştır.