" Türkler dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır. Türk, Kuran'ın arkasından koşuyor fakat onun ne dediğini anlamıyor. Benim maksadım arkasından koştuğu kitapta ne olduğunu Türk anlasın. "
" Hangi şey ki akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı, mükemmel olmazdı, son din olmazdı. "
Bugünkü koşullarda Güneydoğu'ya özerklik verilirse ne olur?
"Özerk" yönetim PKK'nın eline geçer. Bölünme süreci hızlanır. Diğer bölgelerde de bir Türk-Kürt çatışması başlar...
Ama özerklik, bu koşullarda ne kadar sakıncalı ise bugünkü yönetim biçimini korumak da o ölçüde yanlış!
Yerel yönetimlerin "yetki ve sorumluluk"ları bir an önce arttırılmalı, insanlar kendilerini çevreleyen sorunların çözümüne daha çok katılmalı... Sorumluluğa daha çok "ortak" edilmeli...
"Güneydoğu sorunu"nu elbette ki "dış güçler" yaratmadı.
Ama dış güçlerin "etkili" desteği olmadan; PKK'nın varlığını sürdürmesi çok zordur. Uzak ve yakın, "hasım"larımız, var olan bir "yara"yı kaşımakta, kabuk bağlamasını önlemeye çalışmaktadırlar.
Alın İngiltere'yi, Türkiye'nin "coğrafî" konumuna yerleştirin... Komşuları denizler değil, İran, Irak, Suriye, Ermenistan, Yunanistan olsun...
Bakın IRA terörü bugünkünün on katına çıkıyor mu, çıkmıyor mu!..
İspanya istediği kadar bölgelere "özerklik" vermiş. "Bask" sorunu için demokratik çözümleri uygulamaya koymuş olsun... Fransa -sınırın ötesindeki- tutumunu değiştirmeseydi ETA'ya "destek" verseydi, Bask terörü "bir ölçüde" olsun azalabilir miydi?!..
"İslâm'da içtihat kapısı 11'inci yüzyılda kapanmıştı, ama Atatürk devrimiyle kendiliğinden açıldı; artık 'içtihat kapısı'ndan geçmek için imamlara gerek yok... İnsanın kendisi, kendisinin imamıdır. Çağımızın Müslümanı, İslâm'ı yorumlamak için başkasının aklına gereksinme duymuyor."
Sayfa 183 - Kırmızı Kedi Yayınevi - İlhan SelçukKitabı okudu
Bir öğrenci kalkıp, doğrunun "tek" olduğunu, buna ters düşen her şeyin "yanlış" olduğunu savunuyor. Sınıfta homurtular yükseliyor...
Belki de bazı üniversitelerde, bazı yükseköğretim kurumlarında, öğrencilerin bir yarısı öteki yarısına "öfke" ile bakıyor.
Çünkü birilerini "din devleti" istemesi için yetiştiriyoruz. Birilerini de "laik devlet."
Ayrı iki dünyanın gereklerine göre, ayrı iki insan yetiştiriyoruz. Sonra da -barut ve ateş gibi- ikisini yan yana koyuyoruz.
Onlara bu kötülüğü yapmaya hakkımız var mı?
Eğer İran ve Arap kökenli tarikatlar "Allah korkusu"na dayanırken, Anadolu kökenli tarikatlar "Allah sevgisi" üzerine kurulu ise, bu bir rastlantı değildir.