Yurttaşları arasında ayrım yapan devlet, kötü devlettir. İnsanları etnik kökenlerine göre biz ve onlar diye ayıran yurttaşlar, kötü yurttaştırlar. Gericidirler!
Diğer bir deyişle sekülerleşme, tarihsel süreçte bir toplumsal formasyondan diğerine geçerken değişen dünya görüşüne işaret eder. Bu dönüşüm sonucunda dinsel dünya görüşü toplumsal otoritesini yitirmiş; toplumsal ve siyasal örgütlenmeler, dinsellikten neredeyse tamamen bağımsız hale gelmiştir. Diğer bir deyişle, toplumsal otoritenin belirleyici unsurları olan "bireysel ve toplumsal ideal ve değerleri belirlemek, siyasal meşruiyet zemini teşkil etmek, gerçekliği tanımlamak yoluyla bilgi referansı olarak tanınmak inisiyatifi" dinsel çerçevenin dışına çık(artıl)mıştır (Mert, 1994: 37). Bu bağlamda, sekülerleşmenin geleneksel feodal toplumun dinsel gelenekleriyle modern burjuva dünya görüşünün çatışmasında, çatışmanın dinsel görüş aleyhine çözülmesi süreci olduğunu iddia etmek mümkündür. (Mert, 1994: 16-17; 37; 52; Çitak, 2004: 25).
"Laiklik" ise, "din ve devletin birbirinden ayrılması" ilkesine dayalı bir siyasal örgütlenme biçimine işaret eder. Bu siyasal örgütlenme biçiminin esası, siyasal yönetimin meşruiyetini aldığı kaynağın (auctorisas'ın) dinden bağımsız hale gelmesi, yani "dünyevileşmesidir".