Laiklik taraftarlarının 1905’teki “iki Fransa’nın savaşı”ndan zaferle çıkışından derinden etkilenen birçok Jön Türk gibi Mustafa Kemal de Fran- sız laikliğini otantik bir laiklik biçimi olarak görüyor ve bunu Türkiye’de harfiyen uygulamak –hatta daha ileri götürmek– istiyordu. Fransa’daki ben- zeri gibi Türkiye’deki laiklik sadece devlet ve cami arasında bir ayrım yarat- mak yerine dini kontrol altına almayı ve dinin özel durumunu zayıflatmayı amaçlamaktaydı.
Erken Kemalizm, din karşısında düşmanca bir tavır be- nimsedi ve laikliğin sadece otantik değil aynı zamanda yegâne olan bu for- munu içselleştirdi. Üstelik dinin bilimsel olarak yorumlanması sonucunda Kemalizm, dindarlığı laikliğin antitezi olarak gördü. Mustafa Kemal’in aksi- ne, erken dönem Kemalist ideologlar İslâm’ı yeniden şekillendirmeyi kayda değer bulmadılar ve Kemalizm’i böylesi bir laikliğe dayalı olan bir din hali- ne getirmek istediler.
Milletvekili Şeref Aykut, 1936’da yayımlanan Kamâ- lizm adlı kitabında bunu “yaşam inancını teşvik eden bir din” olarak adlan- dırmıştır.48 1945 gibi geç bir tarihte, Türk Dil Kurumu tarafından hazırla- nan Türkçe sözlükte din ile ilgili olarak metaforik anlamda şu açıklamaya ve örneğe yer verilmiştir: “Tutkulu biçimde bağlanılan bir fikir veya ideal. Ke- malizm Türk’ün dinidir.”49
M.Şükrü Hanioğlu - Kemalizm’in Tarihî Kökenleri Adli Makaleden Alintıdir.
48 Şeref Aykut, Kamâlizm: C.H. Partisi Programının İzahı, Muallim Ahmet Halit Kitap Evi, İstanbul,
1936, s. 3.
49 T.D.K. Türkçe Sözlük: Türk Dil Kurumu Lûgat Kolu Çalışmalarıyla Hazırlanmıştır, Cumhuriyet
Basımevi, İstanbul, 1945, s. 153.