560 syf.
10/10 puan verdi
Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir. Gazeteci ve yazar Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal ile ilk kez Balkan Savaşı sonlarında karşılaşmıştır. Bu karşılaşma, adını hayatının sonuna dek gururla telaffuz edeceği Atatürk ile esas tanışması değildir. Mustafa Kemal'i Birinci Dünya Savaşı'nın en karanlık
Çankaya
ÇankayaFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 20233,757 okunma
Bağımsızlık, bir ulusal kişiliktir. Uluslar dünyasında bir ulusun özgürlüğüdür. Birey için tek değer biliyorum ben, özgürlüktür bu ve bu değerin ulusa uygulanması bağımsızlıktır.
Sayfa 143 - Telgrafhane YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanoğlu ancak insanlaştıkça özgürleşebilir. Bir ulus da, kendi ulusal özünü korudukça, kendi ulusal kişiliğini buldukça bağımsızlaşabilir.
Sayfa 77 - Telgrafhane YayınlarıKitabı okudu
Herakleitos'un dediği gibi: "Her gün yenidir güneş."
Sayfa 51 - Telgrafhane YayınlarıKitabı okudu
Nedir bu aşağılık duygusu ?Türk yaşama yolunu bulamayacak mısınız?Ne Mutlu Türk'üm diyene! benim en anlamlı çığlığımdır.
Sayfa 150 - TelgrafhaneKitabı okudu
Enver Paşa dağda gezerken :)
Bizim hesabımız kısa Bir iki üç hürriyet Ya verirsin insanca Ya alırız bütün millet!
Sayfa 97 - TelgrafhaneKitabı okudu
Reklam
Kendime umut aradım yeniden. Açtım Tevfik Fikret okudum.Millet şarkısını okudum.
Sayfa 96 - TelgrafhaneKitabı okudu
1, 4, 5 ve 6. dönem Edirne milletvekilliği yapmış Mehmet Şerafettin Aykut’un yazdığı Kamâlizm kitabı Atatürk’ün sağlında yayınlanmış ve hususen Kemalizmi anlatmak iddiasında olan iki kitaptan biri olan kitap baştan sonra dinsellik atıflarıyla doludur. Daha önsözde Aykut: “Kamâlizm… yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir” der. İlerleyen sayfalarda, “Kamâlizm, bir dindir ki onun en büyük ve ana sıfatlarından birisi de devrimci olmasıdır” diye yazar. Kemalizm dininden bahsettiği bir başka sayfada ise, konuyu Türk tarihine getirerek şöyle yazar: Biz, Kamâlizmin inanlı tapkanları şunu çok iyi anlamak kadar inanmak gerekliğini gönlümüzde taşımalıyız ki Türk tarihini Atatürke gelinceye kadar kimse içinden eleyerek onun büyük ulusa yüksek bir terbiye kaynağı olduğunu anlayamamıştır… İşte bu tarihtir ki bugün kudsal bir kitap gibi önümüzde açılarak yüce partimizin koruyucusu Atatürküm parti prensiplerini kavrayan şimdi çözelemeğe çalıştığım musafını yapıyor. Şeref Aykut’un, Türk tarihini bir kutsal kitap, parti programını mushaf, Kemalizmi bir din, Kemalist kadroyu da o dinin müminleri olarak gördüğü çok açıktır.
Sayfa 102Kitabı okudu
TES (türk egemenlik sistemi)'in kuruluşu sadece İttihat Terakki (IT) nin minimalist kana- dının işi değildir. IT kendi başına bu sistemi kuramaz ve tek başına bu sistemi ayakta tutamazdı. 1. Dünya savaşında müttefik güçlerin hedefi Osmanlı devletini ortadan kaldırmaktı. Bu hedef için proje ve anlaşma sahipleriydiler. Başlangıçta Rusya devrimi
Sayfa 227Kitabı okudu
Eğer Kemalist aydınlar uyanık olsalardı örgütlenmiş olsalardı Atatürk'ün halk evleri kalesini vermezlerdi. Köy enstitüleri yıkılırken uyumazlardı. Köylerde okul yapımı durmuştu, utanmadan köy enstitülerinde yetişmiş halk çocuklarına komünist diyorlardı. Susuyorduk. Kimse ne halk evlerini ne enstitüleri ne de laikliği savunuyordu. Halkçılık çarşılarda meydanlarda parti ocaklarında soysuzlaştırılıyordu. Kasaba ağaları Atatürk devletçiliğinden de hınç almaya başladılar. Kasaba kadınları demokrasi adına kara kara giyinmeye başladılar. Anayasa Teşkilatı Esasiye döndü. Tarih kitaplarında İnönü Savaşları kaldırıldı, öğretim birliği bozuldu. Kuran dershaneleri mantarlar gibi çoğaldı. Bütün Kemalist miliiyetçilerine komünist denen günler geldi. Jurnalciler milliyetçi kesildiler. Ve az kalsın Atatürk Cumhuriyet'i de gidiyordu. Atatürkçülüğe ait her şeyi yıkıyorlardı. Ve bütün bunları 27 Mayıs'ta uyumayan nöbette duran bir Sakarya gecesinde gibi tetikte duran Atatürk'ün ordusu kurtardı."
Reklam
"Fes müslüman özdeşliğinin ve ayrılığının son tabyasıydı. Fes gitmeliydi. Fes bir simgeydi. Bir alışkanlık simgesi değil sadece bir çağ geriliğinin ortaçağın yaşama yolunun simgesiydi. Evet hiçbir toplum başlığını değiştirerek birden bir çağdan bir çağa geçemez. Ama bir başka çağa bir ileri döneme geçmesi için de eski çağla olan bağlarının koparılması gerekir. Simgeyi yok eden bir çok şeyi de yok eder. Şapka değişiminde Atatürk ortaçağ simgesini ( Fes Osmanlı İslam ortaçağının simgesi sayılıyordu.) yok etmişti. Önemli olan budur.
"Cumhuriyet devrimlerine ordusuna başkaldıran dinsel akım Nakşibendilik idi. Atatürk bu bilinçle simgesel şapka değişimi için Nakşibendiliğin güçlü olduğu bir ortaçağ kenti Kastamonu'yu özellikle seçti."
"İnsanlık tarihinde ortaçağı yıktığı onaylanan İstanbul'un fethi, Osmanlı-İslam ortaçağının başlangıcı olmuştur. İnsanlığın her atılımı her aşaması her yeniliği her değişimi Osmanlı ortaçağının duruk yasakçı sınırlarında kalmıştır."
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.