Her kitabına bir Oğuz Atay denemesi sokan Nurdan Gürbilek
Nurdan Gürbilek: Oğuz Atay’ı derli toplu değerlendiren beş yazı varsa eğer memlekette, en azından ikisinin altında Nurdan Gürbilek’in isminin bulunması tesadüf değil tabii ki. Gürbilek, ele aldığı meseleyi, eskilerin ifadesiyle, “efrâdını cami ağyârını mani” bir zemine taşıyacak yetenek ve zekaya sahip az sayıda isimden biri çünkü. Aynı tema etrafında şekillenen ve bu nedenle birbirini bütünleyen “Kemalizmin Delisi Oğuz Atay” ile “Oyun ve Adalet” art arda okunduğunda, çoklarını rahatsız edecek bir Oğuz Atay portresi çıkacaktır ortaya. (Muhtemelen bu yüzden çok az kişi farkında o güzelim denemelerin)
Kemalizmin Delisi Oğuz Atay
Oğuz Atay'ın önemi, bir yaşantıyı; iktidarla bağları seyrelmiş, hayattan çıkarı olmayan, beceriksiz ve işlevsiz kalmış, tutunamamış aydın yaşantısını içerden ve mesafesiz bir dille, bütün duygusuyla anlatabilmesindeydi. Ama aynı zamanda, söz, sözcükler, nihayet edebiyat dahil bu yaşantının tutunabileceği, pozitif bir hakikate dönüşebileceği bir yer, bir an olmadığını, bunun ancak karşı çıkılan doğrularla birlikte var olabilecek bir negatiflik ânı olduğunu da göstermesindeydi. Bu yüzden Atay'ın dili, iki şeyi birden içerir: Yazar hem kişileriyle özdeşleşir, duygusal bir bağ kurar; hem de anlattığı hakikatin parçalanıp çarpıtılmadan, gülünçleştirilmeden ciddiye alınamayacağını fark eder; duyguyu bastırır, özdeşliği kırıp parçalar. Tutunamayanlar'ın ve Tehlikeli Oyunlar'ın neredeyse tamamının başka dillerin taklidi, parodisi olan bir dille yazılmış olması, duygunun her görünüşünde abartılarak ciddi olmaktan çıkarılması, okuru birden bire melodramla, ucuz bir duygusallık taklidiyle karşı karşıya bırakması da bu yüzden. Turgut'un, Selim'in ölümünden sonra, onu ararken konuştuğu dilde olduğu gibi: "Beni de al Selim; ölümden, unutulmaktan öteye götür. Birlikte tutunamayalım."
Reklam
Kemalizmin Delisi Oğuz Atay
İroni, genellikle söylenenin tam karşıtını kastetme sanatı olarak tanımlanır. Bu, kısmen Oğuz Atay'ın ironisi için de geçerli. Bu yüzden, Tehlikeli Oyunlar'da Hikmet'in zihninin ürünü olan sevimli, iyi kalpli Hüsamettin Albayım'ın tam da gerçek hayattaki albayların kötülüğünü gösterdiği söylenebilir. Ama, ironi aynı zamanda, gerçek hayattaki kötülüğü bir türlü çıplak kötülük olarak görememenin, kötülüğü kendi dışına atamamanın, kendini ondan özgürleştirememenin de ifadesidir. Bu yüzden Hüsamettin Tambay yalnızca Hikmet’in zihninde iyileştirdiği bir kötülüğün değil, aynı zamanda, dışında kendine bir haklılık zemini bulamadığı bir hayatın da ifadesidir.