Bugün radyoterapimin yirmi beşinci, kemoterapimin ise beşinci günü. Bir kaç ay önce boğulurcasına öksürük nöbetleri sonrasında gittiğim dahiliye uzmanı, onkoloji servisine yönlendirdiği zaman anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini.
"Akciğer kanserisiniz" dedi doktorum. Üzüldüm, "tahliller, tetkiklerde başka organlara yayılmamış,
İnce Memed eserinde çok anlamlı bir cümle geçer: "Demir olsam çürürdüm, toprak oldum dayandım." Anca toprak olmak lazım dayanmak için.
Her şey ne güzel başlamıştı oysa...
Pırıl pırıl hayaller
Nur;
hikayemizin başkahramanı,
genç bir mimar.
Ama öyle bir kahraman ki onunla tanıştıktan, onun iç sıkıntılarını gördükten sonra her kim olursan ve her ne işle uğraşıyorsan uğraş hepsinden sıyrılıp onun arayış yolculuğuna çıkıyorsun!
Arayış yolculuğu...
Eseri iki kelime ile tanımayacak olsam bu kelimeleri seçerdim.
Hepimizin hayatı bir yolculuk
Uygulamayı amacı dışında kullanan bir okur değilim esasen, lakin söyleyeceklerim bireysel olsa bile tümüyle edebiyattan içeri…
Uzun bir dönemini kemoterapi ve radyoterapi ünitelerinde; çevremce sessiz sedasız, kendimce dolu dolu çalışarak geçirdiğim doktora sürecimin mükâfatını aldığım gündür bugün…
Evet, bugün itibariyle, jüri tam puanıyla bir ‘doktor’um ben artık…Sıfırdan, tırnaklarım ile kazıyarak, eğilip bükülmeden, hiçbir şahıs ve kuruma zerre minnete tamah etmeden başladığım bu yolu, aynı şekilde tamamlamış olmanın haklı gururunu iliklerime kadar hissediyorum.
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.” cinsinden, kelimelere dökemeyeceğim düzeyde meşakkatli ve çetin bir süreçti… Ama tüm olumsuzluklarına rağmen sürecin aleyhime işlemesine müsaade etmedim, çünkü ben, süreçten de, hastalıktan da büyüktüm.. Şimdi ikisi de büyüklüğümün ayırdına varıp, pes ederek şampiyonluğu bana bıraktılar…
Teşekkürlerimin ilki; çocukluğumdan bugüne kendisiyle yatıp kalktığım, cansiperâne mânâda gönül verdiğim, tüm benliğimi ve varlığımı kendisine adadığım edebiyata..
Sonrasında…
Teşekkürler varlığını ve desteğini her daim hissettiren cânım insanlar..
BREAD WINE
Ve en büyük teşekkürüm; en büyük minnetim, en büyük şükrânım ise; gerek lisans, gerek yüksek lisans, gerekse doktoram boyunca beni bir an bile yalnız bırakmayıp, umut aşıladığı ve her tezime hayat verip, beni buralara taşıdığı için hayatımın yegâne adamı KEMAL TAHİR’e…
Doktora ünvanım, ahde vefâ babında ruhuna armağanımdır, kabul buyurasın yüce adam…
Tüm akrabalarımın toplamı parol’un sağladığı faydayı sağlamıyor bana. Ama yan etkileri adeta bir kemoterapi yan etkisi. Niye bunu düşünüyorsam şu an neyse.
Ben bundan 6 sene önce lösemi hastalığına yakalandım. Ankara'da LÖSEV'in LÖSANTE Hastanesi'nde çok zor olan tedavim başladı, iki sene sürdü tam "iyileştim" derken hastalığım tekrarladı. Tekrar başa döndük ve 3 yıllık tedaviye başladık. Hiç yıkılmadım, "Ben bu hastalığı yeneceğim" diye anneme, kardeşlerime söz verdim. Ama lösemi
Kemoterapi aldığın dönem, yanında refakatçi olarak kaldığımda kafam dağılsın diye elime almıştım bu kitabı hatırlar mısın? Gülerek okuyordum onu, “Modern Bir Sıdıka Hikâyesi” demiştim sana. Ta ki son bölümüne kadar. Kitabın kapağını ağlayarak kapattığımda yanımda uyuyordun. Başımıza geleceklerden habersiz şekilde “Çok şükür yanımdasın, çok şükür
18 yaşında tanıştık biz Kübra ile.. Böyle bir saçları vardı, lüle lüle. Ama var ya; nasıl aşığız. Senden sonra asla olmayacaklar, sen benim sonumsunlar, sensiz ben nefes alamamlar falan.. Çok güzeldi her şey..
Sonra bir gün..
Dokunmaya kıyamadığım saçlarına!..
donup kalmıştım..
yapmaz dedim,
yok hayır asla olmaz dedim..
Gördüklerim karşısında
Selamun Aleyküm değerli 1K ahalisi,
Öncelikle Kandilimiz ve Cumamız mübarek olsun.
Annem dün kadın hastalıklarından ameliyat oldu. Kanser olduğu ortaya çıktı. Kaçıncı evresinde olduğu 1 haftaya belli olacak. Sonrasında kemoterapi süreci başlayacak. (İnşAllah 1. evrededir ve en kısa sürede sağlığına kavuşur).
Durumu henüz anneme ve akrabalara söylemediğimiz için onlardan dua isteyemiyorum. Müsait olan arkadaşlar "Hanife AYDIN" adına Yasin-i Şerif okuyabilirse ve okudukları adedi yorumda belirtirse memnun olurum. Ayrıca daha çok kişiden bu konuda yardım alabilmek için iletiyi paylaşırsanız mutlu olurum.
Allah'ım anneme ve tüm hasta kullarına acil şifalar verip onları sevdiklerine bağışlasın... Allah'a emanet olun...
Yürüyen risaleler vardır etrafınızda. Çokturlar hem de. Papatyalar gibi her bir yerde. Hastanede, yolda, otobüste, durakta. 1000 kitapta da elbet. Sevgili Murat Suha mesela, Sevgili Rojhılat.. Beyamca.. Sevgili Hakan mesela..
Hal diliyle okuyandır onlar. Bakışları risale konuşur sessizce, buram buram risale kokarlar. Bakarsınız ciddiyet,
MART AYI HİKAYE ETKİNLİĞİ
ANKARA NUMUNE HASTANESİ 2008
‘’Allah belanı versinnnn Hamdiii’’
‘’ Kesin çıkarın şunu içimden diyorum size....’’
‘’Nerde bu herif?? Çocuğunun da …senin de Hamdiiiii…sülalenin de… topunuzun…’’
İnsülin tedavi planı için çağırıldığı doğumhanenin koridorları tiz çığlıklarla yankılanıyordu. Diyabetik gebenin şeker
Kadın..
Maalesef bugünlerde, yaşadığımız ataerkil toplumun içinde sinip kalmış, şiddet görmüş, taciz edilmiş, kendisini aciz bir varlık hissedip intihar etmiş kadınlara rastlıyoruz. Ne acı.. Fakat tarihe damga vuran çok güçlü kadınlar da var feyz alınası. Bu kitapta sadece güçlü kadınlar değil, çıldırmış kadınlar, sadist kadınlar, çok zeki