Aklıma geliyor işte,gözlerine bakarak söyleyemediğim ve aslında kalbimin duymasını da istemeyip ağırdan kendi kendime fısıldadığım,onun için ona değil ama bütün kainata sarfettiğim son sözlerim..
Akşamın alacakaranlığında, ümitsiz yankılanan kendi sözlerim dokundu bana, ağlamaya başladım.
(İnsan kendini bizzat incitebilirken bir başkasının bunu bile isteye yapması kadar yersiz davranış olamaz herhalde.)
Wollmar ve Edwin iki arkadaştılar; dünyanın telaşlı ve gürültülü koşuşturmasından uzak, sessiz sakin bir yerde birlikte inzivaya çekilmiş, yaşıyorlar ve burada felsefi düşüncelere ayırabildikleri geniş zamanlarını, kaderleri dahilinde hayatta karşılaştıkları ilginç olayları tahlil etmekle geçiriyorlardı. Mutlu biri olan Edwin, dünyayı neşeli bir
Nasıl mutlu olunabilir Edwin? Diyorsunuz ki yaşamanın koşulu çalışmak, amacı bilgelik ve ödülü mutluluktur. Bu uçsuz bucaksız denizde mutluluk adasına ulaşmak ve Altın Post'u ele geçirebilmek için binlerce, yüz binlerce gemi yelken açıp enginlere doğru uçup gidiyor. Söyle bana bilge adam, acaba kaç kişi aradığını bulmuştur? Ben karşımda