Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

kendi gündemine sadık okur.

kendi gündemine sadık okur.
@kendiefkarimcaokuryazarim
"ahdettik de bir zaman geldikti, Kara Oğuz bin yıl oldu muttasıl toprak doydu kan ve ter"
"Türkiye de kalkınıyor, ama laubali kalkınıyor. Çünkü programı yok. Yapıyorlar, birkaç sene sonra yıkıyorlar."
Ötüken Neşriyat, 1. Baskı, 2021, İstanbul
kendi gündemine sadık okur. okurunun profil resmi
Kırk bir sene önce söylenmiş, değişen ne var, diyor insan. Yani bazı şeyler kroniktir...
Reklam
"kendi kendinizi kontrol ediniz. Aklımıza, kendimizi emanet edelim. Marifetli insanlarla düşüp kalkınız. Biz bu dünyaya, onunla, bununla konuşmaya gelmedik."
Sayfa 204 - Ötüken Neşriyat, 1. Baskı, 2021, İstanbul
kendi gündemine sadık okur. okurunun profil resmi
Hani her kitap değerlidir, bir emeğin ürünüdür, ama aklı başında hemen her okur hemfikirdir ki, "kişisel gelişim" diye piyasaya düşen birçok kitap, sadece koca bir kağıt yığınıdır. Şu kitabı okurken aklıma geldi, nice değerler var, yüce zirveler gibi, ama o zirvelere ulaşacak yerde cüce tepelerle uğraşıyoruz, oraları yüce belliyoruz. Süheyl Ünver merhumun ömrünce yaptığı şeyleri, yurtdışında ciddi devletler koca koca enstitüler kurarak yapıyor. Şu güzelim memlekette bir kişinin, evet, çok değil, bir kişinin işini "aşk" ile yaptığında neler olduğunu bu kitapta ve Hoca'nın eserlerinde görüyorsunuz ve az bir şey ar var ise utanıyorsunuz. Süheyl Hoca, ömrünün her saniyesini kültür denilen mefhuma adamış, bu uğurda bin küsur defter yazmış, not almış, daima aklını işlemiş. Söylenecek söz çok ama biz sözü yine merhum Hoca'mızın nefis sözüyle hitap erdirelim: "Herkesin bir işi olmalı bir de meşgalesi, o meşgale bütün kültürümüzdür."
görenedir görene köre nedir köre ne?
Normal şartlar altında insanı tefekküre sevk edecek derinliği ihtiva eden varlıktaki sükûnet, varlığın nazarının olmadığı bir ortamda bir anda anlamsızlığa bürünüverir. Sokrates'in bir nehrin kenarında oturarak üç gün boyunca nehrin akışını temaşa ettiği ve tefekküre daldığı ya da Peygamberimizin (s.a.v.) Hira Dağı'nda inzivaya çekilip günlerce tefekkür ettiği rivayeti bugünün beşeri için hiçbir anlam teşkil etmez, zira teknik beşer, tefekkür edeceği ve seyredeceği varlığın mahiyeti karşısında cep telefonunu cebinden çıkararak fotoğraf çekmekten öteye gidemez. Varlık bu kayıtsızlık karşısında nazarını esirger ve teknik beşer için varlıktaki tefekkür edilebilecek mahiyet temaşa edilemez hâle gelir.
Sayfa 87 - İnsan Yayınları, 1. Baskı, 2021, İstanbulKitabı okudu
kendi gündemine sadık okur. okurunun profil resmi
Bu pasajı okuyunca aklıma merhum filozof: Nurettin Topçu Hoca'mız geldi. Çok daraldığında, tefekkür etmek istediğinde Çamlıca Tepesi'ne çıkar orada saatler boyu sessizce tefekkür edermiş. Öyle ki onun bu halini görenler, onu zavallı bir meczup yahut dilenci olarak düşünerek önüne para koyarlarmış. Ne garip, yine Topçu, yazları annesinin Eğin'deki köyüne gidip köyün çeşmesinin başında büyük bir vecdle ve yine sessiz bir şekilde tefekkür edermiş. Söz konusu tefekkür olduğunda katre de umman da birdir. Yeter ki görülmek, eşyanın içine nüfuz edilmek istensin. Yine ozan "gör bak ki neler var inceden ince" diyerek aynı gerçeği terennüm etmemiş midir? Görmek ancak gözün terbiyesi, en çok da için dışa tesir etmesiyle mümkündür. Gözünü terbiye edenlerden ve her dem seyri bilenlerden oluruz umarım...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Köylüler neden dindar olur?
Ziraat işçisi yağmur bekler, güneş bekler, rüzgar bekler, yani iși Tanrı iledir, bu da onu dindar yapar, muhafazakar yapar, başka bir kalıp almasını güçleştirir. Buna karşılık sanayi işçisi makineye, yani neticeye hâkim olmaktan doğan bir şahsına itimat duygusuna sahiptir, ilgisi bir başka insanla, yani patronladır. Üstelik bir şehir muhiti içindedir, temasta bulunduğu daha üstün hayat şartları hasetlerini, hiç değilse arzularını tahrik eder, böylece de “daima isteyen” bir âlet hâline getirilebilir. Onun köylüye nazaran daha görgülü, daha uyanık oluşu da işi kolaylaştırır.
Sayfa 53 - Ötüken Neşriyat
kendi gündemine sadık okur. okurunun profil resmi
Köylüye dair en güzel tespitini nacizane düşüncem, "Dünyanın En Pis Sokağı"nda yapmıştı, Buğra. Kitabın girişinde köyü ve özellikle köy kadınını anlattığı yerler hâlâ aklımdan çıkmıyor. İyi okumalar dilerim sayın Hoca'm.
Hârabat ehlini hor görme Zâkir/ defineye mâlik viraneler var"
Yine Ankara konserlerimin birinde bir başka transseksüel dinleyicim satın aldığı "Çağırıram Dost" albümünü bana imzalattı, kendisini Hz. Niyazî-i Mısrî'yle tanıştırdığım için teşekkür ederken gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
İletişim YayınlarıKitabı okudu
92 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.