Kendilik algısı;
* Özelliklerinizi fark etmenizi
* Yeteneklerinizi keşfetmenizi
* Diğer insanlarla kurduğunuz iletişimi
* Geçmiş ve bugünkü deneyimlerinizi
* Amaçlarınızı
* İdeallerinizi içerir.
Bir yerde iki kişiyseniz ve sıkılan kişi siz iseniz ve karşınızdaki kişi orada ve anda kalmayıp kendisini eğlendirecek başka yerlere zihnen kayıyor ve sizi umursamadığını düşünüyorsanız artık o insanı terk etme zamanını geciktirmişsiniz demektir.
Unutmamak gerekiyor ki ; iki kişinin beraber sıkılması da iki insanın anda kalmasıdır. Bir insanla
Hayata atılacak kadar güven, yeterlilik hissi, güçlü bir kendilik algısı, özerkliğin bileşenleridir.
Sayfa 54Kitabı okudu
Birçok kişi, kişiliğin sabit, değişmez olduğunu zanneder. Halbuki kişilik, yaşanmışlıklarla biriken hisler bütünüdür. Kişi içindeki hisleri ve zarara uğramış duyguları onardıkça olaylar karşısındaki duruşu, yaşama bakışı, kendilik algısı da değişir. Bir başka deyişle, kişiliği değişir…
Hayata atılacak kadar güven, yeterlilik hissi, güçlü bir kendilik algısı özerkliğin bileşenleridir.
oyun 've' gerçeklik
İşte başlıkta yer alan ‘ve’ bağlacı bizim tam da hayatı yaşadığımız, 
Donald W. Winnicott un adını verdiği ‘bir ara bölge.’
Şöyle sorar: ’’Hayatlarımıza bakarsak zamanımızın çoğunu davranışlarda ya da tefekkürde değil başka bir yerde geçirdiğimizi görürüz. İşte ben ‘’nerede?’’ diye soruyorum ve bu soruya cevap vermeye çalışıyorum.’’
Winnicott’ın en önemli
Kendilik algısı;
* Özelliklerinizi fark etmenizi
* Yeteneklerinizi keşfetmenizi
* Diğer insanlarla kurduğunuz iletişimi
* Geçmiş ve bugünkü deneyimlerinizi
* Amaçlarınızı
* İdeallerinizi içerir.
Milli Narsisizm
Karizmatik lider ile destekçileri arasındaki ilişki; liderin bir tür üst insan olarak görülmesiyle ve lidere büyük bir duygusal yatırım yapılmasıyla şekillenir. Geçmişte kendilik algısı zarar görmüş, kalıcı bir yara almış kişiler kendilerini güçlü bir bireyle ilişkilendirmek isterler. Karizmatik lider, onlar için bir kurtuluştur adeta.
Bazı yaralı benlikler, bir aynaya vurup çatlattığında görüntünün bin bir parçaya bölünmesi ve insana kendi aksinin çarpık gözükmesi gibi, yanlış görürdü kendini. Hasar görmüş, zedelenmiş, kendilik algısı kırılmış zihinler, farklı farklı ve değişik hallerde, olumsuz, çirkin, çarpık görürlerdi kendilerini ve bunun farkında dahi olmazlardı. Zihinlerinin içinde olan biten her şeyi gerçek sanırlardı. Kim olduğunu anlayamayan ve kendini tam tanımlayamayan kişi, bazen kendinin değişik versiyonlarını, yani aslında sahte bir persona geliştirir ve aşırı güçlü ya da aşırı umursamaz bir tavra girebilirdi. Bu sahte benlik en ufak bir darbe yediğinde çöker ve o sahte benlik de elden gidince hasta çırılçıplak kalmış hisseder, kim olduğunu bilmediği için iyice uçuruma sürüklenir ya da yeni bir sahte persona oluştururdu. Bu yüzden de ne kendiyle ne etrafıyla gerçek ve içten, spontan, canlı bir ilişki kuramaz, hep kurgulanmış ve -meli-malılarla hareket eden birine dönüşürdü.
