Kendime roman hediye etmeyi alışkanlık haline getirmiş bi insanım ben.
"Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avucumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgulum. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. kendi kendime, 'sanatçı tecrübe edinemeyen insandır', diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandır ama sen şimdi karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. nafile."
Reklam
OKUNDUĞUNDA İZ BIRAKAN HARİKA BİR AŞK HİKAYESİ DAHA.... Mutluluğun Anahtarı Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyleyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuyu gördüm. Bir an da kasıldım ağzımı açamıyordum ama düşüncelerimi
Sayfa 198Kitabı okudu
95 syf.
10/10 puan verdi
İçimde bir şey var tarif edemiyorum, birazdan maç başlayacak, tv’nin karşısına oturmadan bir şeylerde yazmak istedim. 17 tane alıntı ekledim, daha fazla olabilirdi, daha fazlası da kitabı yazmak olurdu, utandım. Aslında ince bir kitap, bana doğum günü hediyesi olarak verildi. Hediye aldığım kitapların en incesiydi. Ama nedense üç gün sürdü okumam. Anlayamadığım bir şey oldu. Mesela 25 sayfa okudum, ayracı arasına koydum. Bir şeyler yaptım, işimle uğraştım, yemek yedim, tekrar kitabı elime aldığımda okumaya baştan başladım. Okuduğum yerleri tekrar tekrar okumak istedim. Bunu anlatamıyorum, kendime açıklayamıyorum, farklı bir duygu, ifadesi zor. Gerçekle, düşler arasında kaybolup gitmek gibiydi. Küçük bir odada geçen büyük bir sinema filmi çekmek gibi… Afyon alan karakter, belli dönemlerde afyon kullanmış yazar ve afyon almış gibi olan bir okuyucu. (bir arkadaşım kitabı okuduktan 45 gün sonra "kitap hakkında aklına düşen bir şeyler var mı? diye sordu. Ona bende şöyle yanıt verdim: "Kör Baykuş ta şöyle bir durum var benim için kelimeler ve cümleler okundu geçti, aklımda alıntı yapabileceğim bir söz yok. fakat bir gizem var anlayamadığım, sanki bende o karakterin yanındaydım ve onun yaşadıklarını yaşamıştım. O adamın kahkası kulaklarımda, at arabası ile valizi taşıması gözümde, evin bulunduğu mekan vs, yaşamış gibiyim. Kitabı özel yapan bu şeyleri hissettrimesi herhalde.)
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328.5k okunma
Şu anda nasıl mutluyum bir bilseniz. Yazmazsam olmayacak dedim. Yazmaya karar verdim. 1000 kitap benim hayatımda nasıl bir rol oynuyor anlatsam kelimeler kifayetsiz kalır. 1. Hiç bilmediğim, tanımadığım yazar ve kitaplar keşfettim; 2. Bazı kitap ve yazarlara karşı oluşmuş ön yargılarımı kırdım; 3. Yepyeni bir " Aysel " yarattım; 4. Hayatıma ördüğüm kalın duvarları yıkıp, yerine kitaplardan oluşan renkli duvarlar ördüm; 5. Kendimi daha iyi tanıdım, kitaplar sayesinde. Kendime güvendim, yarına umutla bakmayı öğrendim; 6. Kilometrelerce uzakta olsam da yeni ülke keşf ettim. ( Sizlerin bu kadar sıcak kanlı insanlar olduğunuzu bilmiyodum önceleri :) ) 7. Nice arkadaşlıklar kazandım, hepsi benim için değerli olan. Aranızda yabancı olduğumu bir nebze bile hiss ettirmediniz :) 8. Ve en önemlisi, tüm bu iletinin ana konusu, bu gün Aylin ablanın ( Aylin Koç`un ) okumam için bana, taa Azerbaycan`a gönderdiği kitap elime ulaştı. :) Başka nasıl mutlu olur ki insan, yüzünü bile görmediğin insan sana kitap hediye ediyor. Kargoyu nasıl duygulanarak yırttım anlatamam :)) Çok teşekkür ederim Aylin abla, çok teşekkür ederim 1K, çok teşekkür ederim Hacı Seydaoğlu :) i.hizliresim.com/n2Vkaa.jpg
ÖLÜR MÜSÜN; ÖLDÜRÜR MÜSÜN? Neticesinden hayret ve şaşkınlık içinde kaldığımız, hoşumuza gitmeyen bir hareket, bir söz, bir düşünce karşısında "Ölür müsün; öldürür müsün?" diye yakınırız. Hikâyesi şöyledir: Vaktiyle köylünün biri hacca gitmiş. Tabiî, dönüşte eşe dosta, hısım akrabaya hediye getirmek âdetten... Herkese miktarınca hediyeler aldıktan sonra, köyün ağasını da hatırlamış. Hediye konusunda uzun müddet karar verememişse de "Ağamız, başımızın tacıdır, efendimizdir; ona götüreceğim hediye kendime alacağımdan aşağı olmamalıdır." diye düşünerek hacılar âdetince bir şişe zemzem doldurup bir fâniye yetecek kefenlik bez kestirmiş. Dönüşte yol yordamınca, hediyelerini sunmak için ağanın eşiğine yüz sürmüş. Gelin görün ki ağanın kâhyası, bu durumdan hoşlanmayarak hediyeleri adamın suratına fırlatmış: — Be adam! Hiç böyle hediye olur mu?! Ben böyle bir hediyeyi şimdi ağaya nasıl takdim ederim? Köylü hulus-ı kalple ısrar etmiş: — Canım kâhya, elçiye zeval olmaz; sen heman bunları odasına götür. Ben bunları bin bir emekle ta Hicaz'dan getirdim. Biraz tartışmadan sonra kâhya razı olmuş ve elinde hediye bohçası ile ağanın huzuruna girip meramını şöylece arz etmiş: — Ağam! Sersemin biri Hicaz'dan size kefenlik bez ile gasil suyunuza katılmak üzere zemzem getirmiş. Şimdi ölür müsünüz; öldürür müsünüz?!..
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.