"Akşama doğru barınacak bir çatı altı, bir çare bulurdum belki de; acelesi mi vardı! Daha olmazsa, gider, kendime ormanda bir yer arıyabilirdim. Şehrin dolayları emrimdeydi, hem aşırı soğuk da yoktu henüz."
Bol etekli kaftanını, fesini ve uzunca topuklu çizmelerini çıkardığında, heybetli havası kaybolmuştu.Şimdi sadece çıplak başlı, esmer, cılız tenli bir erkekti.Aylin'in ayakları çıplaktı.Senusi Aylin'den beş karış kısa duruyordu.Başındaki sarmayı çıkarınca daha da kısalmış gibiydi.Paris sokaklarında eteklerini savururken, kadınların yüreklerini hoplatan adam gitmiş, kara kuru biri gelmişti yerine.Ama gözleri hala delici nazarlarla bakıyordu.Aylin, korku ve pişmanlıkla karışık bir heyecan içindeydi.Hayal kırıklığını yenmeye çalışarak yutkundu."Gözleri çok etkileyici,"diye düşündü Aylin, "Gözlerini beğeniyorum.Muhteşem gözleri var.Aşk bu olmalı."
- Psikolojimin bozuk olduğunu biliyorsam, kendime
inanabilir miyim peki?
- Bütün dünyanın inandığı deha sahibi insanların da
hayaletler görmediğini nereden biliyorsun?
"Dünyada her insan az çok bir felakete uğramış olabilir. Bunun için büsbütün kötümser olunur mu?.. Felaketler yerine saadetleri, ölmüşler yerine doğacakları, geçmişler yerine gelecekleri düşünmeliyim."
... Uyku esnasında ruh bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine göre, ruhun zaten gidebildiği bu yerlere bir de bedenin kalkıp binbir zahmetle gitmesi abes olurdu.