Annie: "Ben sadece zihnimde cesurum. Dışımda değil." Kitapta beni etkileyen cümlelerden biriydi. Çünkü o cümlede kendimi de buldum. Yazarın Bir Genç Kız Yetişiyor romanıyla lise yıllarımda tanışmıştım ve çok beğenmiştim baş ucu kitaplarim arasında sayıyordum. Mutluluğun Şafağı romanını geç buldum ama aynı tatla okudum.
Betty Smith 'in de hayatından izler taşıyan romanda Annie ve Carl'ın sizi içine alan yaşam serüvenini okuyoruz. Carl hukuk okuyan bir öğrenci Annie ise henüz 18 yaşında genç bir kızdır ama bu evlenmelerine engel olmaz. Bir taraftan bir evi gecindirmenin sorumluluğu, bir taraftan birbirlerine olan aşkları, Carl'ın okulu bitirme çabası, Annie'nin edebiyat aşkı... Günlük hayatın kitapta akıp gitmesi ... Samimi, içten ve bir o kadar sürükleyici bu romanı; sakin, kafamı yormayacak, okurken beni içine almalı diyen herkese tavsiye ederim.
Evet sevgili kitap sever dostlar uzun bir zaman sonra yeni taptaze bitirdiğim bir kitap incelemesi ile geldim
"Bir kitap ver kitapçı.
Nasıl olsun?
Huzur kaçırsın..."
Yazarla ilk tanıştığımda huzurunuzu kaçırmaya geldim diyordu ve dediğini de yaptı dimağından dökülen her cümlede...
Şöyle bir bakayım diye elime aldığım kitabı okuyup bitirdim bir çırpıda, beynimde tekrar tekrar yankılandı okuduğum her satır ve tabi ki kendimi sorgularken buldum her satır sonunda...
Bu kitap bana
Ernest Hemingway i hatırlattı ilk sayfalarda...
Daha doğrusu Hamingway'ın "Satılık bebek patikleri, hiç giyilmedi !" Öyküsünün kısa ve netliğini.
Sevgili yazarımız
Emre Timur dan sağlam bir tokat yedim kitaba başlar başlamaz. Kendine gel okurum, benim kalemim bu , huzurlu olma, düşün, yorumla, anla, hisset dedi birnevi
Bir yandan da
Çürüme den sonra yeni çıkacak kitabı (Kuklacı) için okuyucusuna ön hazırlık gibi geldi bana
Tereddüt
Okuyucum kendine gel ben geliyorum diyor sevgili
Emre Timur Okuyun, okutun bu kalemi. Yaşarken değerini bilelim.
Kitapla kalın sevgiler...
Yıllar sonra rüyamda gördüğüm için tamamını aldığım o kitap serisinin 1. kitabı.
Kitabı bitirmemden 1 hafta sonra incelemeyi yazabiliyorum çünkü gerçekten bu kitap beni derinden etkiledi.
Açıkçası çok bir beklentiyle başlamadım, kitap hakkında bildiğim tek şey -yorumlardan ve çevremden gördüğüm kadarıyla- 'sonunun' çarpıcı
Kitabı ilk okumaya başladığımda çok fazla ayrıntılar sıkıcı gelmeye başlamıştı. Hatta yarıda bırakıp okumamayı bile düşünmüştüm. Yine de bir şans vermek istedim. Ve okudukça kendimi olayların içinde hissettim. Kâh güldüm, kâh ağladım. Her cümlede kendimden parçalar buldum. Kitabı bitirince garip bir hüzün vardı içimde. Sanki o olayları ben yaşamışım gibi. Yazarın kitaplarından ilk okuduğum kitap bu oldu. İyiki de okumuşum. Kitabı bitirdikten sonra kendimi dinledim. Kendimi dinlerken yoruldum. Yazarın da dediği gibi,
"İnsan en çok kendisini dinlerken yorulur."
"Haklısın. Ruhumun içinde usulca büyüyen başka bir ruh var; ben ona mukavemet gösterdikçe etrafında dönmeye başlıyorum, tıpkı senin gibi. Bir olmalıyız. Belki birbirimize çarparak durabiliriz." demişti Gülbadem sevdiğine. Aşk, onun için her şeyi göze almaktı, ölümü bile...
Yu Daşeng kitabı kapatıp “Bu sanırım iyi bir kitap!” dedi.
Yu Daşeng benim ve evet bu iyi bir kitap!
“...Sanırım” sözcüğü bu cümlede benim için fazlalık. Gerçekten uzun zamandan sonra iyi bir kitap okudum bu yüzden bu kitabı okuduğum andaki duygularımı unutmamak için, bu kitabı okuduktan sonra içimde kıpırdanan o şeyleri, böyle bir inceleme