"Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
Gururla söyleyebilirim: "Bu dünyadan bir
Ahmet Hamdi Tanpınar geçti ve ben onu okuma şerefine nail oldum." Bazı yazarlar vardır, geç tanırsın. Bazıları da vardır ki, geç tanımanın daha kötüsü: yanlış tanımak...
Geçtiğimiz yıllarda çok sevdiğim,
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum,
Uzun uğraşlarım sonrası sanırım arkadaşıma, okuma alışkanlığı kazandıracağım. Dile kolay liseden süre gelen tam on iki yıllık arkadaşlık. Zannediyorum ki o, en yakın arkadaşım benim. Hayatının en ince ayrıntılarını bile anlatır bana, tabi bende ona. Kendisi öğretmendir benim gibi ancak benim aksime atanmış hayatını düzene koymuş biridir. Hayatında
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.”
İhsan Oktay Anar’ı Puslu Kıtalar Atlası kitabıyla tanıdım. Karşıma çok çıkan bu kitabı sonunda okuma fırsatı buldum. Kitabı okurken yer yer sıkıldım, geri döndüm, ileri sardım. İnternetten özetlerine baktım. Kitabın tahlillerine göz gezdirdim. Neticesinde kitabı bitirdiğimde karmaşıklığı
Bu kitap, benim şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında belki de dili en sivri olan kitaptır. Okurken ben bile gerildiğimi hissettim. Hani bazı eserler insana huzur verirken bu biraz fazla şişliyor insanı en yumuşak yerinden. Konu olarak çocuğun sesini tüm dünyaya duyurma amacı var. En iyi anne babanın bile hataları olduğundan bahsediyor. Evet
Birazdan bir kadın gelip karşımdaki sandalyeye oturacak ve ben ona aşık olacağım. Daha önce hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kadına hem de. Kadını tanımıyorum ama kendimi tanıyorum çünkü. Hayatım boyunca hep böyle oldu. Okulda, mahallede ve meslek hayatımda tanıdığım her kadına aşık oldum ben. Hep sevdim, sevildiğimi hiç bilmiyorum.
YouTube kitap kanalımda Hakkari'de Bir Mevsim kitabını önerdim: ytbe.one/b1teQgT1toE
Hakkari'de Bir Mevsim kitabına yapılan incelemeler benim için ikiye ayrılır: Öğretmenler tarafından yazılanlar ve öğretmen olmayan kişiler tarafından yazılanlar. Bu inceleme öğretmen olmayan bir kişinin bakış açısından yazılmıştır.
Yokuş aşağı
güldü yağmur dinmişti ağaçların kokusunu duyuyorduk benimle duyularının geliştiğini söyledi seni tanımadan önce hiç koku almazdım ya da yalnız kötü kokuları alırdım şimdi insanları bile kokularından tanıyorum kendimi bütün kokulara açık tutuyorum..
♩ ♪ ♫
Ruhum gizli bir orkestra benim; hangi enstrümanlara dokunduğumu, hangilerinin benim içimde gıcırdadığını bilmiyorum.
Bir senfoni olarak tanıyorum kendimi ancak.
♩ ♪ ♫
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Seni, senden de yakın, yalnız ben tanıyorum.
Sana, seni en sıcak bir ben anlatıyorum.
Kimse varamaz senin ben kadar yakınına;
Çok zamanlar kendimi sen sanıyorum.
Sana seni anlatsam, anlatırım kendimi.
Sende seni ararken kendimi arıyorum.