Kendimize benzettiklerimiz...
"Evet! Diyorum ki; meselelerimizi çözmek için edebi değil teknik bir üslup seçersek, kendimize verdiğimiz serbestliği iyi kullanmış oluruz ve demokrasi gibi bunu da kendimize benzetmeyiz."
Sayfa 66
- (...) Merak edip baktınız mı sözlüğe... Nedir REAYA'nın karşılığı? - Hayır! - "Sürü...", "Otlatılan hayvan sürüsü", "Bir çobanın güttüğü hayvanat..." Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, "Millet sürüdür, ben onun çobanıyım" dediğini okuduğum zaman, dehşete düşmüştüm. Oysa ne kadar uygundur Osmanlı'nın millet anlayışına bu söz... Osmanlı'nın millet anlayışı budur, vatan anlayışı da MÜLK... En büyük gücü, Anadolu köylüsünden aldığını şıp diye kul yapabilmesidir. Evet, Müfettiş Şefik Ertem haklı, kendimize benzettiklerimiz barınamaz köyde... Köyü biz olduğu gibi bıraktıkça barınması da alıklık olur! - Hâlâ Osmanlı mı sayıyorlar bizi? Ne müthiş bu! - Hiç şüpheniz olmasın! Köy için bir kere, hepimiz yabancı konuklarız! Bir çıkar umarak geliriz, sırtlarını sıvazlar, yüzlerine güleriz, sonra fertiği çekeriz! Bilirler bunu... "Leylek senin ne kuşun / Gelir yazın, gider kışın" diye de anlatırlar! Hiçbir şeyi bilmeseler, bugünkü haliyle köyün ne demek olduğunu bilmezler mi? Köy temelinden değişmedikçe, orada zor emriyle alıkonmayan şehirlilerin bir dakika duramayacağını neden bilemeyeceklermiş?.. Faydasız mı büsbütün enstitüler? Faydalı ama köye değil. biz hayalci ülkücülerin fantazilerimizi doyurmaya...
Sayfa 290 - İthaki Yayınları, 5. Baskı (2011), İkinci Bölüm, Deney, 4, Dumanlı BoğazKitabı okudu