236 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Ahmet Mithat’ın kaleminden çıkmış ilk basımı 1881 yılına ait bu kitabı çok severek,üzülerek,empati kurarak okudum. Ahmet ve Hulusi adlı iki yakın arkadaşın bir gece gittikleri tiyatrodan yağmur dolayısıyla evlerine geri dönememeleri sebebiyle,Hulusi’nin ısrarıyla geceyi bir genelevde geçirme kararı almaları ile hikaye başlamış oluyor. Ahmet
Henüz 17 Yaşında
Henüz 17 YaşındaAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,872 okunma
·
Puan vermedi
Behçet Bey Neden Gülümsedi? İnsanın kendinden parçalar bulduğu, okurun da hayatından kesitler bulduğu öyküler yumağı olarak değerlendirebiliriz. Okuduğumuz eserler, duygularımıza tercüman olabilirse esere kendimizi daha çok kaptırırız. Bu eserde duygular o kadar etkileyici olarak cümlelere dökülmüş ki o duyguyu yaşamış gibi hissetmeniz işten bile değil. Bu yüzden de eserin hissettirme yönü oldukça kuvvetli. Öyküleri, insanın kendinden parçalar ve hayattan kesitler bulduğu olarak nitelendirmiştik. İnsanın kendinden parçalar ve hayattan kesitler bulması durumlarını aynı başlık altında değerlendiremedik çünkü hayattan kesitler bulunması daha genel bir ifade. Hayattan kesitler, her edebi eserde az ya da çok kendini gösterir. İnsanın kendinden parçalar bulması ise okuyucu için daha özel bir durumdur. Böyle olunca eserin sayfalarında altı çizilmiş birçok cümleye rastlamak mümkündür. Bu durumları tek yaşayan ben değilmişim, bu duyguları da öyle. Eser ise bu izlenimi fazlasıyla veriyor. Kitabın isminden dolayı öyküler boyunca Behçet Bey Neden Gülümsedi? Sorusunu kendimize yöneltecek ve cevap arayacağız. Bakalım, sonuç ne olacak? Hayattan kesitler, insanın kendinden parçalar bulması ve duyguların etkileyici anlatımı eserin öne çıkan başlıca özelliklerinden bazılarıdır. Duyguların etkileyici anlatımı, beraberinde hissettirme yönünün fazla olmasını da getirmektedir.
Behçet Bey Neden Gülümsedi?
Behçet Bey Neden Gülümsedi?Abdullah Harmancı · İz Yayıncılık · 2023215 okunma
Reklam
423 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Galip: Hüzün.
''Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz.'' İşte bu cümlenin yer aldığı bir epigrafla başladı Galip'in hikayesi. Yazar hayat kadar şaşırtıcı şeylerin de varlığını kanıtlamak istercesine kaleme almış sanki kitabı. Sonunda ''Yazı hariç.'' diye belirtmesinin başka bir açıklaması yoktur diye düşünüyorum. Uzun zamandır bir Orhan Pamuk kitabı okumuyordum. Ardında ne olursa olsun Nobel Edebiyat Ödülü'nü sonuna kadar hak ettiğini, romanın içinde kaybolurken çok iyi anlıyorsunuz. Bu kitap bana hem arayışın aslında kendimize dönük olduğunu hem de aradığımız şeyin bizden bir ölüm kadar uzakta olduğunu hissettirdi. Tabii bir de sonunda hüzünlenmediğimi söyleyemeyeceğim. Hikayenin sizi alıp götürmesini isterseniz ve en yabancı metinlerde bile kendinize ait bir şeylere rastlamak isterseniz bu kitap doğru bir tercih olacaktır. Şimdiden keyifli okumalar.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Psikolojik işkence, fiziksel işkencenin önüne geçebilir mi? Psikolojik ve fiziksel yaralanmalara maruz kalıp yaşama isteğinizi ne kadar koruyabilirsiniz? Arzu ettiğiniz şeye ulaşabilmek uğruna neleri feda edebilir, neleri katledebilirsiniz? Bazen bize zarar verdiğini sandığımız şeyler, bize fayda sağlıyor olabilir mi? Kendimize karşı ne kadar dürüstüz? King tarafından ustaca kaleme alınıp kurgulanmış bu kitapta acıyı, psikolojik baskıyı, yıpranmayı, sevgiyi ve korkuyu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Kısım kısım zihninizde oluşacak baskı, okumanızı yavaşlatacak fakat merakınızı asla dindiremeyeceksiniz. Son sayfayı çevirdiğinizde, Paul Sheldon ile birlikte rahat bir nefes aldığınızı zannederken geride kalan izler, hatırladığınızda sizi o odaya tekrar ve tekrar hapsedecek. Ayrıca Overlook oteline değinerek Medyum'a yapılan naçizane ziyaret, beni ziyadesiyle mutlu etti. King'in kitaplarında benzer alıntılara ve kendi kitapları arasındaki göndermelere rastlamak beni fazlasıyla mutlu ediyor. Zamansız bir evrende, galaksiler arasında yapılan bir yolculuk misali. Sizlere de çıkacağınız bu yolculukta keyifli okumalar dilerim.
Sadist
SadistStephen King · Altın Kitaplar · 20184,542 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Kitap, Meneksenos ile Sokrates'in karşılıklı konuşmalarıdan oluşuyor. Sokrates çok değerli sözler işittiğinden bahsediyor ve Meneksenos da lütfen bana da söyle diyor. Başta söylemem diye nazlanan Sokrates daha sonrasında ne var ne yoksa döküyor. Buraya kadar her şey güzel. Erdemden,doğruluk dürüstlükten bahsediyor. Birtakım savaşları anlatıyor. Aslında kendi kendimize yenildiğimizi vurguluyor. Alıntı bittiğinde ise Meneksenos şöyle diyor, " kadın olduğu halde, böyle nutuklar söyleyebildiğine göre talihli biri olmalı." Bu ne saçma bir bakış açısıdır. İyi güzel giderken sonda böyle bir şeye rastlamak hoş olmadı.
Meneksenos
MeneksenosPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 2011492 okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
Spoiler içerir. İnsanları yüzlerinden okumaya başlıyorum. Bu tecrübenin lisanı mı yoksa maziden yansıyan yaşanmışlıkların anıları mı? Yaş mı alıyoruz yaş almışları örnek mi? Yüce rehber kur’an der ki;
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
Reklam
490 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Kitabın farklı yollardan dolaşarak sürekli ön plana çıkardığı merkez konularından bir tanesi de insanların düşünceleriyle dile getirdikleri arasındaki uyumsuzluk olarak karşımıza çıkıyor. Mevlut, günlük yaşamda ‘şahsi görüş ile resmi görüş’ arasında sık sık bocalarken manevi dünyada bu durum ‘dilin niyeti ile kalbin niyeti’ olarak farklı bir
Kafamda Bir Tuhaflık
Kafamda Bir TuhaflıkOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201913,4bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Albert Camus, Yabancı kitabında toplumsal kalıpları ve beklentileri karşılamak gibi kaygıları olmayan bir karakter çıkarır karşımıza. Kitabın derinliğini ve karakterin özelliklerini anlamak için kitabın tarihi arka planını bilmek iyi olur. II. Dünya Savaşı'nın getirdiği korku, umutsuzluk, melankoli, yıkım, bunalım, çöküş, hayatın yaşamaya değer
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,2bin okunma
591 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Sen de kimsin ulan?
Kitabı ve şahane  kurgusunu çok beğendiğimi söylemeliyim.Kurgu içinde kurgu bir durum olduğu da çok yerinde bir tespit. "Sen de kimsin ulan? "  Sorusuyla başlıyor macera. Şimdiye dek, bu sorunun kendisiyle değil de daha ziyade cevabı; beni her dem çok güldürmüştür. "Asıl sen kimsin tırrık!" İşte bu yüzden, Antik Çağda bir Türk felsefecisi yok.Hatta felsefe tarihinde bile, Türke rastlamak eşyanın tabiatına aykırı bir durum.Çünkü bizler; olayın nedenleri ile değil sonuçları ile haşır neşir olan genetik bir hata ile dünyaya geldik. Maaşlar yattı mı? ... Elektirik Faturası ödendi mi ? Enişte Dobloyı sattı mı? Hüsamettin Amcanın kızı evde mi kalmış? ...gibi bizler, alanında son derece ihtisas gerektiren soruların yanıtları ile meşgülüz. Oysa kitapta yer alan Antik Çağ ve günümüz filozoflarını dikkatli bir şekilde okuduğumda bu türden sorulara hiçbir yerde rastlamadım. Kitabı okuduktan sonra çıkarılacak yegane sonuç şudur: Hanımlar ve Beyler gittiğimiz bu yol, yol değil! Kendimize çeki düzen vermemiz icap ediyor, hem de tez zamanda!
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,5bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
Malum zor bir süreçten geçiyoruz toplum olarak. Özellikle her gün evinden çıkıp çalışmaya giden insanlar için evde kalma zorunluluğu zor bir süreç olsa gerek, ki benim için öyle...Her gün evimden çıkıp okula gidip akşam da yorgun bir şekilde eve gelenlerden biriydim ben de...dışarı çıkmaya alışkın olan biri için evde kalmak biraz daha zor bütün
Lali Berte'ye Mektuplar
Lali Berte'ye MektuplarMecit Ünal · Alakarga Yayınları · 201420 okunma
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sembolik öğelerin yer aldığı, okuması keyifli, dram ağırlıklı ve film tadında bir roman. Nuh Tufanı ile bağlantı kurulacak çokça satıra rastlamak mümkün. Pencerenin hemen karşısındaki caddede, arka sokağımızda, gezindiğimiz yollarda sıkça rastlayıp görmemeye alıştığımız, alıştırıldığımız ya da görmemeyi yeğlediğimiz hayatlardan köken alıyor romanımız Ahraz. Ötekileştirilen bir karakterin yaşamını önümüze getiriyor ve iğneyi değil çuvaldızı kendimize batırmamızı özeleştiri yapmamızı istiyor Deniz Gezgin. Adile, İsrafil, Yusuf... adını bile bilmediğimiz insanların hayatları hakkında ne kadar çok fikrimiz var değil mi? Empati kurmanın dahi aklıllara gelmediği yaşamlarla çevrili dünyalarımız. Görünmez olmadıkları halde görülmeyen yaşamlarla. Görülmedikleri halde çoğunlukla eleştirilere maruz kalmış yaşamlarla. Romanın özeti ilk satırlarda gizleniyor aslında: "Şeytan yükümüzü sırtlanan günah keçisi değilse nedir?" Nedir? Tüm talihsizlikler, şansızlıklar hurafelerle zavallı kara kedilere, günay keçilerine atfediliyor. Belki de siz arkadaş çevrenizde, ailenizde, okulunuzda, toplumumuzda birer günah keçisisiniz! Asıl talihsizlik ise kendinize başkalarının bu bakış açısıyla bakmak olmaz mıydı Adile'de olduğu gibi? Başkalarına bu bakış açısıyla bakmak ise cehalletten doğmuyor muydu? İşte bu cehaletin kurşuna nasıl dönüştüğünü görebilirsiniz sayfaların şeffaflığından hayata bakarak. Kelimeler olmadan da duyabilecek, konuşabilecek, anlaşılabilecek insanların artması dileği ile. Sevgi, kitap ve sağlıkla kalın.
Ahraz
AhrazDeniz Gezgin · Can Yayınları · 20194,836 okunma
Resim