Peki :)
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini, Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye. Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni, Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye. Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan; Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu, Çekinmezsen güzelim canevini yıkmaktan Onarmak olmalıyken asıl amacın onu. Sen tutum değiştir de
Boş zaman...
Herkes kendini Büyük Petro sanıyor! Sen önce dön bir kendine bak, gelecek kuşakları sonra düşünürsün! Sen köylüye iş ver, aş ver, eli para görsün, varlığı artsın ve biraz boş zamanı kalsın, bak o zaman senin eline sopayı alıp "Oku!" demene gerek kalmadan, kendiliğinden nasıl okuyor!
Sayfa 396Kitabı okudu
Reklam
Ey insan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kayna gi uranyum'da değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir
Osman, Kazaklığını alabildiğine yaşamak istiyordu. Çağı o çağdı. Ok ve yay avcılığında, kartal avcılığında kendini geliştirmişti. Atası ona dilediği atı alabileceğini söylemişti. O artık, bütün Kazaklar gibi attan hiç ayrı durmuyor, her zaman kendine, iki at ayırıyor, birini yakında tutup kullanıma hazır bekletiyordu. Kimi zaman gün boyu at üzerindeydi. Öylesine alışmıştı ki kadim ataları gibi at üzerinde uyumak, aş yemek, dinlenmek, konukluk etmek, söyleşmek gibi işler sıradan işler olmuştu onun için. Oğuşunun her er işine koşuyor, anasının buyruklarından ayrılmıyordu.
Ey insan! bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgar geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kuvvetli kaynağı uranyumda değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiç bir
Sayfa 412Kitabı okudu
Oy bizim parmağı kınalı gelinlerimiz, oy bizim çileli fukara kancıklarımız:
Yolda oynayanda kapar gelin ederler dokuz yaşında kızı. Ak ne, kara ne bilmezken, kofiyi giydirirler başına. Avrat olur, ana olur, dahası erinin yedi sülalesine kul olur. Ekmekten çok dayak yer. Kocası döver, kaynanası döver, görümü döver, kaynı döver. Koca evinde gelini dövmek helal ! Tüm kabahatlar gelinin. Aş pişmeyende, iş bitmeyende, suç kimin olursa olsun dayağı gelin yer. Çok döllemek, az döllemek de kabahat. Dölünü sevmek, okşamak kabahat. Ağzını açıp şu da demek kabahat. Kabahat olmayan yok geline. Canına tak diyenin baba evine kaçması da suç. Bu kez anası babası döver gelini, yüz geri çevirirler. Koca evine dönende, dayak daha bir helal olur. Dünyaya geldiğine pişman ederler gelini. Bu hakaretlere dayanan dayanır, otuzuna varmaz koca avrat olur. Dayanamayan kendini ırmağa atar, kurtulur.
Sayfa 33 - CAN YAYINLARI
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.