Adanmışlık, sadece umutsuz bir duygusallıkla, akılsızca kendini öldürmek gibi bir şey değildir. Bundan çok farklıdır. Adanmışlık en muhteşem şekilde sonsuza kadar yaşamaktır. İnsanlık ancak bu saf adanmışlığa bağlı kalarak ölümsüz olur. Fakat adanmışlık için bir kılık da gerekmez. Herkes bugün, tam şu anda oldukları şekillerde kendilerini adamalıdır. Çapa yapan biri, çapa yaparkenki haliyle adanmışlığını göstermelidir. Kendin hakkında sahtekâr olamazsın. Adanmışlıkta ertelemeye izin verilmez. İnsanın her ânı, her dakikası adanmış olmalıdır. Kaşo Usta mükemmel, tam bir adanmışlığın nasıl olması gerektiğine dair yöntemleri düşünüp durmanın en anlamsız şey olduğunu tekrar tekrar vurguladı. Dinlerken defalarca kez kızardım. Şu âna kadar, kendimi Yeni Adam, Yeni Adam diye açıklayıp duruyordum. Adanmışlığın dış görünüşüne, kılığına fazla özendim. Görünüşe göre makyaja, süslemeye çok takılmıştım. Yanı başımdaki Yeni Adam tabelasını cesurca indirmeliyim. Zaten çevrem de en az benim kadar aydınlanıyor. Şimdiye dek ortaya çıktığımız yerler hep kendiliğinden parlak ve görkemli olmadı mı? Bundan sonra artık hiçbir şey demeden, ne hızlı ne yavaş, tam olması gereken tempoda dosdoğru yürüyelim. Bu yol nereye gidiyor? Bunu büyüyen bir asmaya sormalısın. Asma sana cevap verecektir: "Hiç bilmiyorum. Ama güneşe doğru büyüyorum."
Reklam
Dolunayda yaban avı kafilesi yola çıkarken, genellikle kaybolmuş ve mutsuz ruhlar üzerinde hak talep ettikleri, yıkıp geçtikleri yollar boyunca onları tatlı dille peşlerinden sürükledikleri uzun zamandır bilinen bir şeymiş. Çoğu kez, bu zavallı ruhlardan bir daha hiç haber alınmazmiş. Sarhoşlar meyhaneden eve dinerken yolda kaybolurmuş. O hafta
Dünya ekonomisi devasa bir gazinoya dönüşmüş bulunmaktadır. Bu gazinoda en etkili oyuncular, en iyi hikaye anlatanlardır.
Refah ve konfor, günümüz insanının nefsi emmare yolunda düştüğü sonsuz uçurumdur.
... Ruhum seni düşününce ışıdı Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
Sayfa 100 - Dergâh Yayınları
Reklam
Acaba utanmak hâlâ gündemde mi; yoksa alay konusu edileli çok mu oldu?
Sayfa 75 - Dergâh Yayınları
"Günün herhangi bir saatinde, Saati sorsan birilerine, Onlar da -sözgelimi- 'on yedi otuz' deseler hep, 'Zaman buymuş, anladım,' diyeceksin elbette. Nasıl buluyorsun bu yıl kendini, Göğsündeki ruhbilimsel saate göre, Bana sorarsan, yıllar önce nasılsan Öylesin gene, Hepsi hepsi bir kedin öldü sadece. Duvarlara fotoğraffalan asma, Ve konsol ve ayna çerçevelerine, Hele aile resimlerini biç mi hiç, Baktıkça renksizliğe dönüşüveriyor, Olmayan bu zaman parçaları -sen ne dersen de-"
Seçim bizim
Konforumdan vazgeçemem diye ter ter tepinenler var. Olacak elbet. Hz. Nuh “gemiye binin tufan geliyor” dedikçe onlar “biz dağlara çıkar kurtuluruz" demişlerdi. O misal. Artık biz uyarmıyoruz, tabiat uyarıyor. Bir yanda konfor, öte yanda kıyamet.
Sayfa 146 - Dergah Yayınları
Artık yıllarca kıymetini bilmediğimiz kara toprağa dönmenin zamanıdır.
Sayfa 145 - Dergah Yayınları
Reklam
Medenî olacağız diye merhameti, şefkati, feragati kısası ahlâkı terkettik.
Sayfa 139 - Dergah Yayınları
... hayvanların yerine de, insanların yerine de artık âletler geçiyor.
Sayfa 135 - Dergah Yayınları
Çocukluğumuzu mahallenin ve sokağın cenazesi ile birlikte toprağa gömdük. Ve özlüyoruz. Tıpkı ana sütü ve ana kucağı gibi.
Sayfa 133 - Dergah Yayınları
Modern hayatın mekanik dişleri bu masum yavruları da öğütüp duruyor. Kayıp çocuk nerede? O artık masallarda kaldı.
Sayfa 132 - Dergah Yayınları
Macera sadece kitapta okunmaz, kendileri yaşardı. (Ara sıra kitaptan ziyade hayatı isterim. Bir ağaca tasvir etmektense, gölgesine uzanıp, bulutlara bakmayı severim, değişim bu sebepledir.) Şimdi çocuklar dört duvar arasında büyüyor. Balkon çocukları.
Sayfa 131 - Dergah Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.