Didem Madak'ın okuduğum ikinci kitabı, şairin kalemiyle
Grapon Kâğıtları kitabı ile tanışıp sevmiştim zaten ama bu kitabını daha çok sevdim.
"Ah dedim sonra
Ah!"
Didem Madak yüreğinden kopan bir Ah'la, şiirlerinin her dizesiyle okurun yüreğine
Yine elli sayfa okuyup yüz elli sayfa not aldığım bir B. C. Han kitabının sonuna geldim. Mademki o kadar not aldım, bunu 1000Kitap’ta da yazayım, ileride bakınca kitabın bana neler kazandırdığını hatırlamış olurum, dedim.
Kitap; ifşa, teşhircilik, apaçıklık, porno, olumluluk, ivme toplumu gibi kategorilere ayırarak günümüzdeki toplumu inceliyor.
1000Kitap Destek size bir önerim var. Birkaç gün önce burada bir puan silme olayı yaşandı. Üyeler puanlarının bir kısmının silindiğini gördüğünde şakayla karışık da olsa bir yaygara koparttılar. Peki, bu puanların 500’e ulaşıp siteye verilen reklamların okura görünmesini engellemesi
Hayatı yaşamayı gerçekten biliyor muyuz?
Elimizdeki imkânlarla mutlu olmayı ne kadar başarabiliyoruz?
Yaşadığımız yerin güzelliklerinin ne kadar farkındayız?
Yaşamak derken gerçekten yaşıyor muyuz ?..
Zaman zaman
Hayatın Kıyısında olduğumuz zamanlar olur; kimseyi görmek istemeyiz ölmeyi isteriz yok olup gidince zaten kimsenin umrunda olmayacağımızı,
"İnsana en çok baskın olan sıfatlar; Midesi, tenasül organı ve dilidir. Bunlarla kastettiğim bu organların arzu ve istekleridir. Sonra öfke gelir ki, öfke de onların varlığını muhafaza eden asker gibidir. İnsan, midesinin ve cinsel organının arzularını severse ve onlarla ünsiyet kurarsa, o zaman dünyayı da sever. Dünya sevgisi de mal ve makam arzusu ile köklesir. Kişi mal ve makamı talep ederse bu defa kendisinden kibir, kendini begenme ve lider olma duyguları ortaya çıkar. Bunlar da ortaya çıkarsa nefsi dünyayı terk etmeye doğrudan müsamaha göstermez, dünyaya kapılır ve aldanır."
Hikaye Antik Yunan’da, son derece yakışıklı ama bir o kadar da kibirli genç bir delikanlıya uzanır. Çevresindeki hemen herkese kaba ve kırıcı davranan, muhataplarını kendisine layık görmeyen, sevenlerini aşağılayan kahramanımızın adı Narkissos’tur. Narkissos’un bu kibirli ve kırıcı davranışlarını ilahi egolarına rakip gören tanrılar, onu kendi kendisine aşık olmakla cezalandırırlar.
Günün birinde sudaki aksine bakan delikanlı, gördüğü bu güzelliğe aşık olur. Her gün su kenarına gelir, sudaki aksine bakarmış. Ama ulaşmak sarılmak mümkün değil. Umutsuz aşkı yüzünden, acısından kederinden hastalanarak günden güne mum gibi erimiş. Hikayenin sonunda da aynı su kenarında ölmüş. Tanrılar tanrısı Zeus, kibrinden yanına varılmayan tiplere ibret olsun diye onu güzel kokulu, çiçek açan ama yalnızlığa mahkum bir bitki haline getirmiş: Nergis çiçeği (Narcissus).
Geçmişin psikiyatristlerince, kaynağında kendini beğenme, hatta kendine tapma yatan bu hastalığa isim olarak, mitolojideki bir karakterin adı (Narkissos) uygun görülmüş.
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı Erich Fromm'dan Sevme Sanatı, Sahip Olmak ya da Olmak ve Kendini Savunan İnsan'ın ardından okuduğum dördüncü eser.
Esere geçmeden önce Fromm'a dair birkaç cümle kurmak isterim. İnsanın düşünce ufkunu açan, önemli izleklere farklı bakış açılarıyla bakılmasına vesile olan, anlatımıyla sıkmayan bir yazar Erich Fromm. Okuduğum her kitabında belirli bir seviyeyi yakalamayı başarmış. Bu eserinde de çok önemli kavramlara dair düşüncelerini dile getirmiş: ölüm sevgisi, narsisizm ve ensest...
Eserde anlatımı desteklemek için birçoğumuzun yakından tanıdığı örnekler üzerinden gitmiş. Hitler'i hepimiz biliriz mesela... Ve düşüncelerini desteklemek için Freud gibi ele aldığı kavramlardan bazılarını detaylı olarak inceleyen alanında uzman kişilerin görüşlerinden yararlanmış. Sizinle sohbet eder gibi bir anlatımı olduğunu hissediyorsunuz ama bu sohbet hiç de öyle dayanaksız bir sohbet değil.
Kendinizi sever misiniz? Bu sevgi ne düzeyde? Gayet sağlıklı bir sevgi mi yoksa üst düzey bir kendini beğenme durumu mu? Öyleyse ne gibi sonuçlar doğurur? Özgürlük nedir? İnsan aslında özgür müdür? İnsanı diğer canlılardan neler ayırır? Şiddetin kaynağı nedir? Türleri neler? Ölüme bakış açımız ne? Daha birçok sorunun cevabını alabileceğimiz bir eser Sevginin ve Şiddetin Kaynağı.
Okuma sürecimde beğendiğim birçok satırın altını sizinle birlikte çizdim. Umarım sizi yormamıştır alıntılarım. Okunması, okutulması, üzerinde konuşulması dileğiyle...
İnsanın özünde var olan kendini beğenme dürtüsü, yaratılışından, gelen bir hastalıktır. İnsan yaratıkların en zavallısı, en zayıfıdır; ama yine en kibirlisi de odur.
Paranı ver, gönlünü ver, canını ver
Ama SIRRINI VERME! ...
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say
Ama YERİNDE SAYMA! ...
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen
Ama KENDİNİ BEĞENME! ...
Emek ver, kulak ver, bilgi ver
Ama SAKIN BOŞ VERME! ...
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle
Ama KİN BESLEME! ...
Davet et, hayret et, ülfet et, affet
Ama
Hz.Ali (ra) oğluna nasihatı;
Ey oğul!
İyi insanların izini takip et...
Ecdadını örnek al...
Allah'a sığın...
Her şey Allah'ın elinde...
Her şeyi Allah'tan bil...
Peygamberi önder olarak al...
❝ Yunan mitolojisinde Androginos adlı bir varlık vardır. Androginos bir tür insanmış. Dört kollu, dört ayaklı, iki başlı olarak, bel kısmından birbirine yapışık olan, hem dişi hem erkek olan, her bakımdan kendi kendine yeten bir insan... Fakat bir gün bu yaratıklar Zeus'un gazabına uğrar ve Zeus onları tam ortadan ikiye ayırır. Sırt sırta