Her birimizin yeniden kendini göstermek, tarih içinde ve tarihe karşı, şimdiden elinde bulunanı, tarlaların yalınkat harmanını, bu yeryüzünün kısacık aşkını fethetmek için yayını germek zorunda olduğu, en sonunda bir insanın doğduğu bu saatte, çağı ve onun delikanlı kızgınlıklarını bırakmak gerek. Yay bükülüyor, ağaç haykırıyor. En yüksek gerilimin en son noktasında dosdoğru bir ok fırlayacak, okların en bükülmezi, en özgürü.
Sayfa 360Kitabı okudu
Mutlak Avcısı Olarak Şeyh Galip
Galib, poetikasının çekirdeği sayılabilecek şu dizelerinde kendine diyor ki: "Saf kıl âyineni kâbil-i aks-i suver et Hele bir cem-i havas eyle de Galib nazar et" (Kalp aynanı, görüntüleri yansıtabilecek duruma getir; hele duyularını bir topla da öyle bak Galib.) Niçin toplanacak duyular? Duyuların ayrı ayrı işlemleri yüzünden dünya, do­layısıyla, insanın kendisi bölündüğü için; bölününce de, gerçek kimliğini, varlığı­nın asıl boyutlarını bulamadığı için. Bir Mevlevi şeyhi olan Galib, tecrit hırkası gi­yip çileye girerek, kendini zor durumlarla, çeşitli engellerle, türlü yoksunluklarla eğiterek gelmiştir bulunduğu yere; belki bundandır, tavrında, edasında, aynanın silinip arıtılması yönteminde bir incelik, yumuşaklık var. "Aynan görüntüleri yansı­tabilsin, yeter; varlıkların öz yapılarını dışardan zorlamak, onları bozmak, kısacası, hoyratlık yok" demek istiyor Galib. Galib'den aşağı yukarı yüz yıl sonra gelen, ama Türk şairinin adını bile duy­mamış Rimbaud da duyuların kendi haline bırakılmamasını, duyarlığın belli bir amaç için çalıştırılmasını savunur, öğretmenine yazdığı bir mektupta, şairin kendi­ni göreğen yapması, bunun için de bütün duyulan karıştırması gerektiğini öne sü­rer. Galib, duyuların toplanmasından yanaydı. Karıştırma sözünde ise hırçınlık, hatta hoyratlık, alışılmış düzeni dikkatle, özenle aşmak değil de, alt üst etmek var. Galib, kaleyi içerden fethetmek istiyor; Rimbaud ise dışardan, zorlayarak, yıkarak.
Sayfa 75 - Turan Oflazoğlu
Reklam
Her Kuş Sürüsüyle Uçar
Zaten kendimizle savaşırken başkasıyla uğraşmaya fırsat bulamayız. "Kendini fethetmek, zaferlerin en büyüğüdür!" diyen ünlü filozof Eflatun, bizdeki kendinle cihat etmek emrine çok benziyor.
Sayfa 141 - Revzen KitapKitabı okudu
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Bir insan için kendini fethetmek, tüm zaferlerin ilki ve en soylusudur. Platon
Fethetmek zorunda kaldıklarımızdan çok, kendini bize kendiliğinden sunanları sahipleniriz.
Sayfa 340 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
991 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.