Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.4
Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan, fark et
Saramago’nun okuduğum ilk kitabı.
Eserin ismi Körlük olunca kitabın körler gözünden anlatılacağını düşünerek almıştım . Öyle olmadı tabi. Buna biraz şaşırdım açıkçası.
Okudukça da körlüğün bambaşka bir körlük olduğunu, medeniyet, toplum ahlakı, o büyük sırça köşklerin otariteleri, devlet yapılanması, eşitlik, adalet, sevgi, insana, insan olmaya
424 sayfada 19yy başlarını, dönem mekan ve insan tarzları bakımından oldukça kaliteli şekilde okuyucuya aktarılan bir İngiliz başyapıtı.
***
5 kız çocuğa sahip Mr&Mrs Bennet ailesine çok saygın bir ailenin komşu olması ile başlıyor herşey.
Mrs. Bennet kızlarını saygın adamlarla evlendirmek isteyen görgüsüz, yüzsüz ve susmayan bir anne, Mr.
Sabahattin Ali...
Bu kitap, hepimizin çok iyi bildiği Maria Puder karakterine de ilham kaynağı olduğu tahmin edilen, Sabahattin Ali'nin Aliye Hanım'la evlenmeden önce, gizli platonik aşkı, Ayşe Sıtkı Hanım'a yıllarca yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.
Sıkıcı olacağını sanıyordum ama yanılacağımı biliyordum, çünkü söz konusu başrol oyuncu Sabahattin Ali'ydi ve
Kaar, neden yağar kaar ?
Ahh Hasan’ım Ali’m! Bu kitabı okumak için neden bu kadar geç kalmışım? Neden önce filmini izlemişim ?
Kelimelere hükmetmek, onlara taşıdığı anlamın fazlasını kazandırmak, gerçekten cümle kurabilmek. Beynin en ötesinde inanılmaz sahneler çizebilmek. Okuyucuyu ordan oraya değil de yoktan yoka götürmek, götürdüğü yerde varla yok arasında bırakmak. Daha ne kadar anlatılabilir kurduğun cümlelerin dimağımızda bıraktığı hisler.
Önce filmi izlediğim ve ne olacağını bildiğim halde elimden bırakamadım kitabı. Ürperdim fazlasıyla. Sahneleri kendim yaşarcasına kanım çekildi. Kuşlar yasına gider kitabında da at imgesi dikkatimi çekmişti burada da. İkisinde de kötümser bir durumda atlar. “At murattır” düşüncesinin tersine. Kitabı okurken Ege türkülerini dinlemiş olmamdan yerler benim için hep Ege’ye çıkıyor, insanlar Egeli oluyordu. Gel gör ki ne Zaman vardı, ne mekan belki ne de insan. Herkes kendini yok etmenin yolunu bulmuştu, en makul yok ediş de Cennet’in oğlununki olsa gerekti. Sabah hava aydınlanmadan, okul servisinde korku tünelinde gibi okudum bu kitabı iştahım hiç kaçmadan.
Yalnız değinmem gereken önemli bir nokta var. Dini kavramlar hafife alınmış, eleştirilirken basitleştirilmişti. Neden toplumun ahlakını iyiye yönlendirecek olan din adamlarını en ahlaksız insanlar olarak gösteriyor bu ülkenin insanları? Bizler neye inanırsak onu yaşamaz mıyız ? Eleştiride de insaf olmalı değil mi ? Düşünelim toplumca derim. Ve unutmayalım ki “ yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.” Düzelmek için gecikmemek dileğiyle :)
Madame Bovary'nin güzelliğiyle başlayıp onun akıl almaz hatta bitmek bilmez depresyon sürecini anlatıyor. Aslında kimi zaman "yetti be!" dedirtecek kadar işi uzatmış sevgili yazar, fakat durup düşününce insan kendini onda buluyor. Aslında yıllar önce yazılmasına rağmen tam olarak bugünün kalıbına oturuyor. Hep daha fazla aşkı, sevgiyi, parayı, elbiseyi hatta eşi isteyen toplumun bir çığlıkla bitecek sonuna dur demek istiyor. -Oku ve gör artık bitmek bilmez isteklerini- Çoğu yerde, yazar bunu yazarken ne hissetti acaba diye durup düşündüm. Onun Bovary'si kimdi bilmek istedim. Yoksa sorgusuz sualsiz mesleğini, ömrünü, aşkını bir kadının yemekte karşısında oturması için harcayan Mösyö Bovary miydi? Kim olduğunuzu bulmak için okunması gereken kitaplardan listenize yazın. Iyi okumalar
Polisiye okumayı çok severim. Sherlock'u duymayan bilmeyen de yoktur tabii. E bende bi türlü okuma fırsatı yakalayamamıştım. Denk geldik okuyayım canım polisiye değil mi her türlü sevilir dedim. Ama gel gör ki bu kitap ve bu hikaye tarzını sevmedim. Keskin görüşü ve mesleki tecrübelerine dayanarak her şeyi bilen, bulan, aşırı özgüven sahibi ve boş kalıpta aklıyla bir iz süremediğinde kendini uyuşturucuya veren saçma bi kişilikti bence.... Diğer kitaplarını da okuyup tavsiye edeceğimi sanmıyorum.
