"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Seyirci kalmayın, yaşama müdahale edin, kendinizi tanıyın ve gardınızı alın. Yaşamı nefes alarak geçirmeyin, yaşamınızda söz sahibi olun.
Yasalar, iktidarlar, politika, komşular, stres, sana hiçbir şey katmayan arkadaş, seni küçük olduğuna inandıran ne varsa kaldırıp çöpe at. Önce kendini küçük gör, bu küçüklüğün içinde bir büyüklüğe
Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
Hani bir şeyi çok seversiniz, onun hakkında söyleyecek yüzlerce cümle vardır kafanızın içinde ama büyüsünü bozacağım korkusuyla cümleleri bir araya toparlayamazsınız, takılıp kalırsınız, şu an öyle bir an yaşıyorum. Kitap okumak, zamanla bir yaşam biçmi oldu benim için. Bir hobi değil, zaman geçirmek için yapılan bir eylem değil, bir yaşama biçmi.
Jules Payot , Fransız pedagog ve Fransızca öğretmenidir.Rektörlük de yapmıştır. Sosyolog
Emile Durkheim e karşı pedogoloji ile alakalı bir öğretmenlik yapabilme şansını kaybetmiştir.
İrade Terbiyesi adlı kitabı Vatikan tarafından kara listede yer almıştır.Bu eser, 32 den fazla dile çevrilmiş bir eserdir.O dönem için Vatikan tarafından 13 yasaklı kitaptan biri
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.
Ey insan! bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgar geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kuvvetli kaynağı uranyumda değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor.
Ey bahtsız! Tarihinin hiç bir
★ Peyami Safa'nın 1950 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilen ve üç ana bölümden oluşan Yalnızız; isminden anlaşılacağı üzere bir arada yaşamasına rağmen kendi içinde 'yalnız' kalan, baskı altında ve dar bir alana hapsolmuş roman kahramanlarının hikayesini anlatır.
★ Meral, gizlice görüştüğü Samim'in, ağabeyi Ferhat’ın ve sonunun
Mesut bana #78639051 incelemem ile ilgili bir soru sormuştu. Kısa bir konuşma geçmişti aramızda ama devam etmemişti.
Taa ki birkaç ay sonra Ankara'da bir hastanede yolumuz kesişene kadar... (Aynı Psikiyatristin ruh hastalarıymışız)
Tabii o bunun farkında değildi, beni tanımadı bile.
Tanımak şöyle dursun, fark etmedi bile.
Ben onu konuşurken gördüm, böyle güzel konuşan erkek olur muydu?
Bu adam hep konuşsundu. Ben de hep dinleseydim.
Sonra yeniden mesaj attım.
(Ben ona bi yürüdüm, o Samsun'a kadar yürüdü.)
Birkaç ay konuştuk ve görüşmemek için birkaç kere onu ektim. Korktum çünkü.
Sonra bir gün uzun uzun konuştuktan sonra, bana "1000'den fazla kitap okudum, hepsi senin içinmiş, sana kendimi anlatabilmek içinmiş" dedi.
Ben de aşık oldum. Evlenmemek üzerine beylik laflar eden ben; "Evleneyim seninle de gör" dedim. Evlenmek için tek bir şartım vardı,; sigarayı bıraktı ve evlendik. (SON)
O ne hissediyor bilmiyorum ama ben tamamlanmış hissediyorum kendimi.
Duygusal ve cinsel olarak kendimi tanımaya başladığım yıllardan(15) beri hep birine çok aşıkmışım ama onunla hiç karşılaşmamışım gibi hissettim. Hayatıma birileri girdi, çıktı ama o his hiç kaybolmadı. O his ilk kez, ona sarıldığımda kayboldu. Çünkü tanımıştım. Oydu.
Şimdi huzurunuzda ona çok teşekkür etmek istiyorum. Böyle dümdüz ve mükemmel olduğu için. Tüm derdime rağmen, 4 akepeli abime, saçma sapan babama rağmen, beni böyle çok ve güzel sevdiği için.
Ve teşekkür ederim aşkım, kendini böyle güzel geliştirdiğin için. Seninle gurur duyuyorum.
Seni çok seviyorum.