Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik...
Ümitsizliğe talim eden ve kendini kabullenen cesetleriz; kendimize rağmen hayatta kalırız ve yalnızca yararsız bir formaliteyi yerine getirmek için ölürüz: Sanki hayatimiz, sadece ondan kurtulabileceğimiz ânı ileri atmamıza bağlıymış gibi...
Bu dünyanın prangaları ve solunmaz havası her şeyi elimizden alır, kendimizi öldürme özgürlüğü hariç; bu özgürlük de, bunaltıcı ağırlıkların üstesinden gelen bir kuvvet ve gurur verir bize.
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip alına imkânı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik.
Ümitsizliğe talim eden ve kendini kabullenen cesetleriz; kendimize rağmen hayatta kalırız ve yalnızca yararsız bir formaliteyi yerine getirmek için ölürüz.
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremeyiz.
Kendini ortadan kaldırmayı hiç tasarlamamış; ipin, kurşunun, zehirin ya da denizin yardımına başvurabileceğini hiç hissetmemiş kişi, aşağılık bir kürek mahkûmudur; ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucan... Bu dünya elimizden her şeyi alabilir, bize her şeyi yasaklayabilir, ama kendimizi yok etmemizi engellemeye kimsenin gücü yetmez. Bütün aletler buna yardımcı olurlar, bütün uçurumlarımız buna davet ederler bizi; ama bütün içgüdülerimiz de karşı çıkar. Bu karşıtlık ruhumuzda çıkışsız bir çatışma geliştirir.
Kendini ortadan kaldırmayı hiç tasarlamamıș ; ipin, kurşunun, zehirin ya da denizin yardımına başvurabileceğini hiç hissetmemiş kişi, aşağılık bir kürek mahkumdur ; ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucan...
Kendi hükmünü mutlak olarak elinde bulundurmak ve bunu kullanmamak... Bundan daha esrarengiz bir yetenek var mıdır? İntiharı mümkün olduğu tesellisi, soluksuz kaldığımız o mekânı sonsuz bir anda çevirir.
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkânı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik...
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz; kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik...
Omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz. Kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese tek bir günün bile sonunu getiremezdik. Bu dünyanın prangaları ve solunmaz havası her şeyi elimizden alır: Kendimizi öldürme özgürlüğü hariç... Her birimizin kendi içinde taşıdığı intihardan daha büyük bir zenginlik var mıdır?