432 syf.
9/10 puan verdi
Felsefe ve psikolojinin biraraya getirilip nasıl da insan hayatının gerçekleri üzerine inşa edildiğini resmettiğini ve karşılaştığımız günlük bir çok kavramı romanlaştırarak bizlere sunmuş Yalom bu kitabında... Kitapta, Yalom'un aynı zamanda bizlere, Nietzsche, Schopenhauer vb. düşünürlerin de hayatın içinden insanlar oldukları izlenimini vermeye çalıştığı da görülüyor aslında... Kitabın asıl kahramanlarından birinin kendini Schopenhauer okuyarak tedavi etmiş olması olgusu ön plana alınarak, aslında sanki Schopenhauer  günümüzde yaşıyormuş gibi kurgulanarak hem onun yaşam öyküsü verilmiş hem de roman kahramanı ile bir özdeşleştirme gerçekleştirilmiş. Öyle ki Schopenhauer'in yaşam öyküsünde baskın olan sevgisizlik, depresyon durumları, şefkate açlık ve yalnızlık temaları roman karakterine giydirilmiş, grup terapisi yöntemiyle bu sorunlarla nasıl başa çıkılırın yolları aranmış. Schopenhauer'in felsefesine giriş sayılabilecek nitelikte, Yalom'un yazımı dolayısıyla akıcı, fikir veren, düşündüren, araştırmaya teşvik edici bir kitap.
Bugünü Yaşama Arzusu
Bugünü Yaşama ArzusuIrvin D. Yalom · Kabalcı Yayınevi · 20053,375 okunma
510 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 12 days
“Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye lâyık başka bir kavram var mıdır?” Roman 11. yy’da Selçuklu egemenliğindeki İran’da geçiyor. Yirmi yıllık öç alma ihtirası içinde olup Alamut kalesini alan ve
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201242k okunma
Reklam
80 syf.
6/10 puan verdi
Her çiçeğin bir sonbaharı vardır
Her insanın bir çöküş hikayesi vardır bundan kaçmak imkansız çünkü hayat bunun üzerine kodlanmış, beden bu sistemde çalışıyor, yine ruhun ölümü kabullenmesi de aynı eksende. O zaman bu hikayeye aşinayız, hepimiz!... Şöyle bir hadis rivayet edilir; “Üç kişiye acıyın; cahiller arasında kalmış âlime, zenginken fakir düşene, kavmin ulusu iken aşağı hale düşene.” Bir çöküşün öyküsü, "...kavmin ulusu iken aşağı düşene" maddesinde geçen kişinin hikayesidir. Şan ve şöhret, makam ve mevki zeminine inşa edilen hayatların, şiddetli sarsıntılarla yok oluşunun hikayesidir. Aslında ne kadar da doğal görünüyor değil mi! Zemin kayarsa, üstündeki her şey önce sarsılır ve sarsılırken de biriktirdiği her şeyi etrafına saçar sonra ise çöker. Üstüne kurulmuş olan şey ne kadar yükseğe çıkarılmışsa çökmesi de, o kadar şiddetli olur. Şimdi bunu bir beton yığınından çıkarıp, bir bedene yükleyin ve sonra o bedeni taşıyan ruha odaklanın... Bir çöküşün öyküsü, bir ruhun çöküşüdür. Çökmüş bir ruh: "...diri diri gömülmüş biri gibi hissediyordu kendini, toprağın altındaki tabutunda uyanan, bağırıp çağıran, duvarları yumruklayan biri gibiydi; yukarıda onun sesini duyan olmuyordu, insanlar seke seke üzerinde yürüyorlar, onun sesi de yalnızlığının içinde boğuluyordu. "
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · Panama Yayıncılık · 201777.9k okunma
348 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 18 days
Öyküleriyle Tanpınar
Bugün Tanpınar'ın öykülerinden ve öykücülüğünden söz edeceğim. Elbette yazdığı romanlarla öne çıkan, öyküleri ve şiirleri ise biraz bu romanların gölgesinde kalan fakat yine de çok yönlü olduğu, aşağı yukarı her edebi metne istidadı olduğu eserleriyle ortada olan bir yazardan söz ediyoruz. Böyle bir yazarın doğal olarak dili ustalıkla
Hikayeler
HikayelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20131,282 okunma
ECİNNİLER ROMANINI OKURKEN
Ancak insan aklın, eşyanın sonlu, sınırlı alanı içinde nereye kadar yürüyebilir? Kafka'nın şu öyküsü hatırlansın: "Öf! dedi fare. Dünya da günden güne daralıyor. Ilkin bir genişti ki, korktum, koştum ileri, uzakta sağlı sollu duvarlar görür görmez dünyalar benim oldu. Ama bu uzun duvarlar da bir çabuk birbirlerine doğru ilerliyor ki, en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gide gide kısılacağım kapana.' Kedi: 'Sen de öyleyse yönünü değiştir' dedi ve fareyi yedi." Insanoğlunun kendi eliyle inşa ettiği bir dünyadır bu, ama duvarları örüp çatıyı da çatınca birden bire içinde kalıverdiğini görür bu dünyanın. Mevcut şarta boyun eğdiği sürece, bu dünyanın duvarlarını yeniden ve temelinden söküp yıkacak ve kendini tutsaklığından kurtaracak araçlardan yoksun bulunuyor. Var olana razı olmak istemiyor, ancak bir gün, duvarlar kendi dışındaki bir iradenin gücüyle çökecek olsa, altında kalanın kendisi olacağını biliyor. Bu yüzden çabalıyor ama neye yarar? O yüzden kedi ve kapan sarmalında kıstırılmadan önce duvarlardan aşmalı kurtulmalıyız. Kendini bu dünyaya hapseden herkes tutsaktır çünkü. Enginlere taşmayan bir gönüle ve imana sahip olmayan tutsak kalacaktır.
Ecinniler
Ecinniler
272 syf.
·
Not rated
“Özürlü, engelli, ama...komik adlandırmalardı bunlar. Ben kördüm. Tıbbi karşılığı buydu. Bana kör demeleri yeterliydi. Basit ve anlaşılır. Oysa kör demekten korkuyorlardı. Belki de saygısızlık olarak görüyorlardı. İşte problem tam da buydu. Sormuyorlardı, sadece benim adıma karar veriyorlardı. Onların sandığının aksine, her sabah uyandığımda kör
Borges Çetesi
Borges ÇetesiHakan İşcen · Everest Yayınları · 20199 okunma
Reklam
85 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.