Sesin, bakışın, gülüşün. Hep böyle kalsan ya, hiç değişmesen, beni de olduğum gibi kabul etsen. Çok mutlu oluruz bak. Sütten çıkmış ak kaşık değil kimse. Senin iyi gördüğün kadar iyi, yakışıklı gördüğün kadar yakışıklıyım. Kimsenin gözü aynı değil... Nasıl bakarsan, nasıl seversen; sen bilirsin...
Önümüzde upuzun bir hayat var. Bu hayatı birleştirme teklifi kısaca yapılmamalı. Yani "Benimle evlenir misin?" demem. Yüzüğümü cebimden çıkarır, kalabalık bir caddede önünde diz çöker " Geriye kalan hayatında, babandan sonra yanında kendini güvende hissettiğin tek insan olmamı ister misin?" derim.
Benim hayallerim ikimize de yeter. "Yuvayı dişi kuş yaparmış" sözünü bırakalım bir kenara, beraber yapalım yuvamızı. Son günlerde bir şey fark ettim ve paylaşmak istiyorum seninle: "Elinin değdiği her şey gülümsüyor."
Ben sadece "Özledim." diyeyim. Sen de "Özledim'in önüne kokunu, sesini, yüzünü, ruhunu, gözlerini, sıcak ellerini, verdiğin huzuru, bakışını, gülüşünü, dokunuşunu, sözlerini ekle... Öyle hisset."
Yüzümdeki gülüşün sebebini merak ediyorsun ya, söyleyeyim: Artık dünyada ne olursa olsun, sen yanımdaysan, her şey iyilik güzellik.
Hayatın kısa olduğunu biliyorum, hiçbirimizin bir nefes sonrasına garantisi yok, o nedenle seni beklemek, ölüm korkusunu getiriyor aklıma. Senden önce, ölümden hiç korkmadım ben...