Ne yazık ki pek çok kişi, “ne isterse “yapabileceği fikrine kendini kaptırıyor(bu özellikle gençlere yutturulan bir fikir); bu durumda çabaları yetersiz kaldığında neden kendilerini cezalandırarak tepki verdiklerini anlamakta kolaylaşıyor. Madem her şeyi yapabiliyorsun, işte ya da aşkta başarısız olman senden başkasının suçu olamaz. Şu halde günümüzde pek çoklarının kişisel yetersizlik kabul ettikleri şeyleri açıklamak için bir psikiyatrik teşhis arzulamasına da şaşırmamak lazım. Bir başka yarı-şiirsel slogan “ “mutluluk hapı“ “daha çok şey yap, daha iyi hisset, daha uzun yaşa. “Hız kültüründe bunlar ana hedefler ve pisko aktif ilaçlar bunlara ulaşan ulaşmamıza yardımcı oluyor: daha çok şey yapmak bunun ne olduğuna bakılmaksızın?; Kendini daha iyi hissetmek Duygularınızın neyin tetiklediğinden bağımsız olarak? Ve daha uzun yaşamak kazandığımız ilave yılların niteliğine bakılmaksızın? Hız kültüründe, yaptığımız şeyin içeriğine ya da anlamına pek kafa yormaksızın daha çok şey yapmak daha iyi yapmak ve daha uzun süre yapmak zorundayız. Kişisel gelişim kendi başına bir hedef haline geldi. Ve her şey özbenliğin etrafında dönüyor. Zygmunt Bauman’ın “küresel kasırga“ diye tanımladığı bir dünyada kendimizi savunmasız hissettikçe daha çok kendimize yöneliyor ve dolayısıyla ne yazık ki, iyiden iyiye savunmasız hale geliyoruz.
Hep başkalarının sizi mutlu etmesini beklerseniz asla mutlu olamazsınız.
Reklam
Ya unuttukların kadar özgürsün Ya da unutamadıkların kadar tutsak!
:D
Hadi ahlaklı adam, yerinde duramıyorsun işte, farkındayım; yargıla beni! "Miraç kandilinde sevgilisiyle mesajlaşmış, kâfir!" de bana. Hadi bana söv ve kendini iyi hisset! Hadi dur cennetin kapısında ve "Gi­remezsin içeri!" diye bağır bana. Birini daha cehenne­me yolla ve kendini temize çıkar. Rahatla. Hah ha.
"İçindeki en iyi seni bul ve en çok onu yaşat... Kendini özgür hisset etrafındaki insanları da. Böylece sınırlar ortadan kalkacaktır. Kendi derinliklerine düş, sınırsızca...Çok uzaklarda değilsin. Elini uzat kendine ve yüzeye çek kendini... Kendini yüzeye çıkart..."
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
. Eski bir kendini-iyi-hisset aforizması vardır: “Bugün kalan ömrünün ilk günüdür.” Arthur bunu tersyüz eder: “Bugün ölümünün son günü. Şimdilik.” Bununla birlikte, der Schopenhauer, yaşama tutunuruz çünkü içimizde bizi — çıkarımızın aksine— gerçek kaderimizi, ölümü kucaklamaktan alıkoyan sapkın bir "yaşam istenci” vardır. (Arthur’un karnavallara, festivallere falan çağrılmamasının nedeni bu tür görüşleriydi). .
Kendimiz hakkında, kürsüden verilen vaazlara ya da Hol­lywood tarzı 'kendini iyi hisset' fantezilerine değil, insan cinselliğinin gerçek kökenlerini ve doğasını aydınlatan sürüyle bilimsel verinin cesurca ve utançtan arınmış şekilde değerlendirilmesine dayanan yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Kendi erotizmimizle savaş halindeyiz. Kendi açlıklarımız , beklentilerimiz ve hayal kırıklıklarımızla savaşıyo­ruz. Din , siyaset ve hatta bilim bile, biyolojinin ve milyonlarca yılda evrimleşmiş arzuların karşısına dikiliyor.
755 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.