Niçin başka güneş, başka toprak ararsın ki,
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?
~Horatius
Bu kocaman dünyada, herkesin yaşadığı ortamda kendini yalnız hissetmesi...
Büyük evler, ayrı odalar, aynı evde yaşanılması halinde insanların birbirinden bağımsız kalması...
Teknoloji, internet, telefon, sosyal medya...
Filmler, diziler...
Hepsi bizi
Adama diyorum ki gel Cuma'ya gidelim. Hiç meşakkat çekmeyecek. Arabaya binecek 5 km ilerdeki caminin kapısının önünde inecek.
Gelmiyor. Ama bu adam Fenerbahçe'nin maçını izlemek için otobüsle 8 saat 700 km yol gidiyor. Stada gitmek için bir sürü meşakkat çekiyor. Saatlerce maçın başlamasını bekliyor. Üstüne 2000 lirayı da harcamak
Birisiyle hiç "Hiç evirip kıvırmadan" konuştunuz ve itiraflarda bulundunuz, ve aynı şekilde anlatan birisini "yargılamadan" sadece dinlediniz mi?
"Evet" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama buna rağmen bir daha düşünün, kendinizi ve beni kandırmayın derim...
Belki de aranızda "Bu asla mümkün değil" diyenler vardır. Buna da katılmıyorum...
Oyundaki isimsiz Kadın ve Erkek bunu deniyorlarsa da, başaramadıklarını itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Çünkü "Başımdan şu geçti" diye anlatırken bile, dinleyici olan muhatap daha sonra "Doğruyu söyle, aslında şöyle oldu, değil mi?" diye düzeltmek zorunda kalıyor. Yalanlar arasından doğruyu çekip çıkarmak, yani bir nevi doğruyu doğurtmak ve kişinin hakikati vaad ettiği üzere söylemesine sebep olmak zorunda kalıyor...
Dialoglar çok güzeldi. Yer yer kadını boğasım geldi başta. Ama aceleci davranmışım.
Kısa ama dolu dolu, eğlendirirken düşündüren harika bir eser. Avrupa'nın bu esere yabancı kalmasına hayıflandım ama dev aynasında kendinden başka birisine yer bırakmadığını bildiğim için, hiç şaşırmadım.
Okumama sebep olan değerli okuyucu arkadaşım
Kendinizi kandırmayın , başkalarının da sizi kandırmasına izin vermeyin. Bir şeyler ters gittiğinde , korkmayın .Belanın üstüne gitmeyi öğrenin .Şanssızlığa uğradığınızda , pes etmeyin .Kuyruğu dik tutun ! Nasır bağlayın !
"Yalnızca: Kendinizi kandırmayın ve başkalarının da sizi kandırmasına izin vermeyin. Bir şeyler ters gittiğinde korkmayın. Belanın üstüne gitmeyi öğrenin. Şanssızlığa uğradığınızda, pes etmeyin. Kuyruğu dik tutun! Nasır bağlayın! "
'Ne dünya bu kadar hassasiyeti kaldırır, ne insanlar bu kadar inceliği ... Hakikat çok daha basittir, çok daha acımasız. Siz yaşça da başça da büyüksünüz benden. Söyledikleriniz benim için hem emirdir, hem de onları yerine getirmekten şeref duyarım. Ama bir an, sadece bir an bu genç arkadaşınıza kulak verirseniz kendinizi kandırmayın derim... Kötü, kötüdür Başkomserim. Suçluları anlamaya çalışmak tamam da merhamet göstermeyin lütfen. Çünkü kurbanlara haksızlık oluyor...'
Kahve paketini açtım, üçü bir arada işte kahve-krema-şeker. Kum saatindeki kumlar gibi aktı bardağa. Zaman-mekan-insan üçü bir arada işte. Kum saatini ıskaladığımı düşündüm sonra, ilkokulda görmüştüm bir kere, sonra zaten tedavülden çoktan kalkmış bir banknot gibi kimse yüzüne bakmadı. Kumlarla aram iyi değil zaten, deniz ve kumsal hayatımın
Hani "SEVİYORUM" diyorsunuz ya helaliniz
olmayan bedenlere...
Aşkınızdan ölüyorsunuz falan filan!
Sevdiğiniz kişinin dişleri dökülse,
Birden şişmanlasa,
Bir yangında yüzü yansa,
Saçları dökülüp kel olsa,
Elini ayağını kaybetse,
Yine onu delicesine sevecek miydiniz?
Haydi biraz gerçekçi olun!
Siz onun SİRETINE mi yoksa SURETİNE mi aşık