Doğum ile ölüm arasında omuzlarınıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı. Genelin bilerek ya da bilmeyerek kabuk ettiği prensip, fikir, inanç, davranış gibi ortalama tabuları azınlıkların da kabul etmesi beklenilmekte, tek tipleştirmeye çalıştırılmakta, aksi durumda ise gerek psikolojik gerekse şiddete varacak eylemlerle zoraki bir kabulleniş diretilmektedir. Bu insanoğlunun tamamının içinde bulunduğu, yaşarken farkına varamadığı ama içsel bir şekilde rahatsız olduğu sorundur. Bundan tamamıyla kurtulmamız mümkün değil ama en azından "elalem ne der?" sorusunu kendine sormayarak, sordurtmayarak bir yerden başlayabilirsin.
Şu andan itibaren; kışları beyaz giyin mesela ya da beyaz giyinen bir nedime ol, hatta istediğin her şeyi her yerde her renkte giyin, saçlarını turkuaza boyat, kapan ya da açıl, iş başvurularına sakallı git, evlenme yaşı diye bir kıstasın olmasın, hatta evliliği bir zorunluluk olarak görme, istediğine inan yahut inanma ve bunu dile getirmekten çekinme, evine girio çıkanların sınırını başkaları koymasın, neyi ne zaman yediğin ya da içtiğin seni ilgilendirsin, bir gün arabesk diğer gün elektronik müzik dinle, kadınsan futbol oyna, erkeksen bale yap, cinsel kimliğini sakınma, psikolojik tedavi görmenin diğer tedavilerden farkının olmadığını kavra, kendinle barışık ol. Bütün bunların hepsinden öte, en başta, cesur ol!