Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
sartre dine inanan veya dindar biri olmamasına rağmen şöyle diyor: insanın derdi, evrende hiçbir anlamın olmamasıdır; bugünün insanı ise bir mana olmaksızın yaşayamaz. varoluşu anlamlandıramadığımızda beşer hayatının ve sahip olduğu ilim, felsefe, sanat ve diğer birikimlerden hiçbirinin mukaddes bir hedefi olmaz. o halde ne yapalım ve ne meydana getirelim? sartre'ın meydana getirdiği şeyin insanların derdine derman olmayacağı açık ve kesindir.
Sayfa 23 - fecr yayınevi
insan, dinlerden geri durduğu ölçüde dine yaklaşır; tıpkı eski malumat ve ilimlerden uzaklaştığı oranda bugünkü bilime yaklaştığı gibi. rönesansta bilim dinden uzaklaştığında ilerledi; fakat iki üç asır sonra bilim tekrar dini ve irfani bir duyguya dönüyor. bu aşkın bilimsel dinin ta kendisidir. on yedi ve 18. yüzyılların rönesansı, dünya ve bilimin ortaçağ kilisesinin dininden uzaklaşması idi; esasen bu uzaklaşma ''din''den uzaklaşma değildi, bilim üstü dini duyguya yaklaşmak için dinlerden uzaklaşma idi; nitekim o zirve noktaya gitmek için dinsizlikten geçmek gerekir. zirvede açan yeni bilimlerin son devresinde onlarda dine dair öyle yüce duygu dalgalanıyor ki bu durum, söz konusu iddiayı ispat ediyor; kesinlikle ilim o iki dünya duygusuna vakıf olacak ve onu ispatlayacak, hatta gaybı dahi keşfedecek ve bilimi siyantizmden uzak tuttuğumuz ölçüde gaybı daha çok hissedeceğiz.
Sayfa 23 - fecr yayınevi
Reklam
tarihte hiçbir zaman insan, son iki savaş arasındaki insan kadar, özellikle de ikinci dünya savaşı'ndan sonraki süreçte din ve dini duygu bakımından takatsiz düşmedi ve hiçbir zaman kendinde varlıkla, varoluşla ilgili dini ve ruhani bir yoruma şiddetli ihtiyaç hissetmedi; hiçbir zaman bu dönem gibi ilme, sahip olduğu ve eriştiği şeylere karşı inançsız olmadı, kendinde noksanlık duygusu yaşamadı. felsefenin iyimserlik ve umut dolu olduğu 19.yüzyılın aksine bütün felsefelerde, bütün bilimsel dinlerde ve sanatta meydana gelmiş olan bütün değişik ekollerde bilimle beşerin birikimleriyle ilgili bir tür karamsarlık bıkkınlık hissediliyor; insanın yaşama dair bir tür acılık, boşluk ve hiçlik duygusu var. bütün bunlar çerçevesinde denebilir ki bir dine inanç olmasa da boşluğundan doğan ızdırap verici şiddetli bir duygunun varlığı yadsınamaz.
Sayfa 22 - fecr yayınevi
insan için çeşitli tanımlar yapılmıştır. örneğin aristo şöyle diyor: ''insan düşünen/konuşan hayvandır.'' eflatun şöyle diyor: ''insan siyasal hayvandır''. tanınmış din bilimci müller ise şöyle diyor: ''insan şekil yapan bir hayvandır.'' yani zihinsel şekil yapar. mesela kişi, insan bireylerini görüyor ve insanın aynısı olan farazi bir şekil yapıyor. fakat belirtilmelidir ki bu tariflerden hiçbiri mükemmel değildir. insan, bu tariflerde anlatılanlardan daha karmaşıktır. insanın tarifi bana göre şudur: ''insan, ütopist, mutaassıp, siyasal, isyan eden, yaratan, meşguliyet arayan, çeşitlilik arayan ve bekleyen bir hayvandır.''
Sayfa 18 - fecr yayınevi
insan, daima bekleyen bir hayvandır. o halde insan hayatında iki beyaz nokta vardır: biri, geçmiş açısından en uzak devir, diğeri ise gelecek açısından en uzak devir. biri, geçmişe hasret şeklinde, diğeri ise gelecek için anlık kurtuluş şeklinde. öyleyse bütün insanlar kurtuluş beklentisi içindedirler.
Sayfa 21 - fecr yayınevi
insanın kendi, kendisinin yaratıcısıdır.
Sayfa 34 - fecr yayınevi
Reklam
şeytan asla allah'ın bir parçası değildir; şeytanın pis bir zatı vardır, allah'ın ise münezzeh zatı. sadece insanın ruhu allah'tandır; insanın bedeni ise pis kokulu çamurdandır.
Sayfa 42 - fecr yayınevi
insanların ortadan kalkmalarıyla daha çok insanın doğması gibi ızdıraplar ortadan kalkınca da başka ızdıraplar doğacaktır. ayakkabının ve ekmeğin olmadığı geçmişte batı'nın ızdırapları yok muydu? fakat bu durum şimdi olmadığı halde niçin şu anki medeni insanlar daha çok ızdırap çekiyor? insan hiçbir zaman sanatın her lahza kendisini yokluk semtine götürdüğü vebaya dönüştüğünü düşünmüyordu. yahut bugün biz sınıfsız toplum yaratırsak insan ızdırap çekmez diye düşünüyor, böyle zannediyoruz; fakat biz bu toplumu yaratsak bile bu toplum tasavvur etmediğimiz ızdıraplara duçar olacak, sıkıntılar çekecektir. sınıfsız toplum şudur: herkes burjuva olacak; işçi de burjuvalaşacak. o zaman herkes, sözgelimi ekonomik ızdırabı olmayan, ızdırabı, refah ızdırabı olan sadık hidayet olacak. hatta eğer insan ölümü ortadan kaldırırsa, bu defa da ölümsüzlük ızdırabı onu öyle rahatsız edecek ki ölümü arzu eder hale gelecek. bu, insanın duçar olduğu ve daima kefaretini görmesi gereken ilk günahtır.
Sayfa 69 - fecr yayınevi
lukres yirmi asır önce şunu söylüyor: ''tanrılar bize ne yardım ederler ne de hıyanet ederler.'' yani vardırlar, ama kendi dünyalarında kendileriyle meşguldürler ve bizimle bir işleri yoktur; bizim kaderimize bir müdahaleleri de yoktur. lukres dini suçluyor ve dinin tanrı'yla bağı olmayan insanı da tanrı'ya yaklaştırdığını söylüyor. o halde din insanın boynuna dizgin vurmak isteyen ve dizginin ucunu tanrıların eline veren bir etkendir. dolayısıyla lukres tanrı'ya karşı değil, dine karşı isyana kalkışıyor.
Sayfa 66 - fecr yayınevi
camus ve felsefesi insan daima aşkın olana ulaşma çabası, ızdırabı ve aşkına sahip olmuş ve her zaman zihninde, her yönden ideal iyiliklere sahip aşkın bir insan olmuştur.insan, tefekkür ve riyazetle olması gereken insan olmak ve kendini olması gereken âleme eriştirmek istiyor. eflatun’un sözüyle o misaller/ideler âlemidir ve insanın kendi tarafına doğru gitmesi için ona sürekli vesvese veren o aşkın, misaldir. lukres (titus Lucretius carus-çev.) şöyle diyor: eflatun insanın aşkınlığım ve tekâmülünü sarsan ve insanın düşük tabiat âleminden yüksek misal âlemine, adi varlıktan misalî varlığa meylini, tanrı’nın iradesine bakmaksızın ve tabiat ötesi güçlerin yardımına dikkat etmeksizin açıklayan ilk kişidir .bu bakımdan lukres, eflatun’u, insanın fizik ötesi kaydından en büyük kurtarıcısı, insanı tabiat tanrılarının tasallutundan kurtaran en büyük kişi olarak görmektedir. lukres, en büyük hamleleri tanrıların yeryüzünde kurdukları düzene yapıyor. albert camus, Lukres’i en büyük üstadı olarak biliyor ve camus’nun en büyük kitabı “isyankar insan” veya “başkaldıran insan”dır.
Sayfa 64 - fecr yayınevi
264 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.