Bu durumdan kurtulmak için kendi kendime bir oyun oynamaya başladım: cezaevinde yatmış olan edebiyat karakterlerini gözümün önüne getirmeye çalıştım. Ranzanın bir ucuna Meursault'yu oturttum, onun yanına, aralarında Fıransızca konuşsunlar diye Jean Valjean'ı yerleştirdim. Biraz ötede Katyuşa ile Raskoklnikov fısıl fısıl Rusça konuşuyorlardı, herhalde Nehludov'un ziyaretinden söz ediyorlardı. Keşanlı Ali duvarın dibine ilişmişti, Dr. B ise zihninden satranç oynuyordu.