Daha uygun bir çözüm, olayı olduğundan daha kaçınılmaz hale sokmaktır: başka türlüsü olamazdı, ardından dert yanmak beyhude. Peki, bunu nasıl yapabilirsiniz? Bir anlatıyla. Her gün, on beş dakikalarını günlük sorunlarını yazmaya ayıran hastalar, başlarına gelenden dolayı kendilerini gerçekten de daha iyi hissederler. Meydana geleceği kesin olan olayların önüne geçemediğiniz için kendinizi daha az suçlu hissedersiniz, bundan kendinizi daha az sorumlu tutarsınız. Olaylar kaçınılmaz gibi görünür. Rastlantısallık yüklü bir meslekte çalışıyorsanız, sonradan ortaya çıkan şeylerle ilgili olarak geçmiş eylemlerinize dair sürekli fikir yürütmekten psikolojik bir tükeniş hissi yaşamanız olasıdır. Bu koşullar altında en azından bir günlük tutabilirsiniz
Sayfa 104
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Reklam
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu… Sayfalar ilerledikçe Gregor’un hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz.
Devlet Sınıfları
Türkiye’de 4-5 yüzyıllık Osmanlı geleneği ve göreneği, Toprak ekonomi temeli üzerinde güdücü bir “Sünuf’ü Devlet” örgütlemişti. Üretmen Halk, en başta Çiftçiler(Reaya = Güdülenler) adını alır, güdücü Dirlikçilerin* idaresine uyardı. Dirlikçiler (İlmiye – Seyfiye – Mülkiye – Kalemiye) adları ile 4 “Devlet Sınıfı”nda örgütlenmişlerdi.“Memleket”
Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Kesin inançlı kişi şaşırmaz ve tereddüt etmez. Onun şaşmaz öğretisi, dünyanın bütün sorunlarının çözüm yolunu bilir.
Reklam
frantz fanon şöyle diyor: ''arkadaşlar! üçüncü dünyaya ait aydınlar! ey lanetli toplumda (bir milyar beş yüz milyonu diğer beş yüz milyonunun gazabına uğramış bir toplum) yaşayanlar! bizim hedefimiz, afrika veya asya'dan, avrupa'nın avrupai çözüm yollarına, formlarına, bilim ve tekniğine dayalı bir toplum kurmak değildir. bunu bir kez yaptılar, amerika oldu! avrupa tek idi, iki tane oldu! bizim hedefimiz, düşmanı kovmaya, afrika'da özgürlüğümüzü elde etmeye, batı'nın kültürel, ekonomik ve siyasal sömürüsünü ülke ve milletlerimizin üzerinden kaldırmaya çalışmamız noktasında düğümlenmektedir; bu durumda bizim ideal ve hedefimiz, bilimsel, ekonomik ve düşünsel avrupa modeline dayalı bir toplum yaratmaya yönelik değildir. aksine biz, bir yandan bağımsızlık ve özgürlüğümüzü elde etmek için siyasal mücadele sahnesinde yerimizi alıp hedefimizi sadece özgür afrika'ya veya mutlu bir topluma sahip olmak olarak belirlerken, böyle bir hedef için mücadele ederken -elbette ilk misyonumuz, ivedi, kesin ve önemli görevimiz de budur-, aynı zamanda hedefimiz, bilimsel hayat formlarında, maddi ve manevi hayat formlarında avrupa'yı maymunca taklit etmekten kaçınmak, yaratmaya, düşünmeye ve üretmeye çalışmak, insandan yeni bir deri ve yeni bir düşünce yaratmaya, insandan kendi temeli üzerinde duran yeni bir insan ve yeni bir soy inşa etmeye gayret etmek olmalıdır. batı bilimi ve felsefesi de yeni insan ve yeni soy iddiasında bulunmuştur; fakat batı sadece onu yapma noktasında aciz kalmadı, ayrıca insanı kusurlu hale getirdi, bozdu, çirkinleştirdi, yabancılaştırdı, insanın varlığını lime lime yaptı.''
Sayfa 215
Kesin hükmün yaklaşıyor olmasının bilinciyle şimdi içinde beklenmedik bir berraklık yayılmaktaydı. Gerginlik yerini dingin düşüncelere, korku ise yerini Irene’nin yabancısı olduğu duru bir huzura bırakmıştı, bu sayede yaşamındaki her şeyi birdenbire saydam ve gerçek değerleri içinde görmeye başlamıştı. Yaşamını tartıyor, hâlâ ağır bastığını hissediyordu, onu koruyabilir ve şu korku dolu günlerin öğrettiği gibi yeni ve daha üst bir düzeye yükseltebilirse, temiz, güvenli ve yalansız bir başlangıç daha yapabilirdi, buna hazır olduğunu hissediyordu. Fakat boşanmış, kocasını aldatmış, adı bir rezaletle lekelenmiş bir kadın olarak yaşayacak gücü yoktu, satın alınmış ve süresi belli bir huzur için bu tehlikeli oyunu sürdürecek gücü de yoktu. Direnmenin artık söz konusu olamayacağını hissediyordu, sona yaklaşmıştı; kocası, çocukları, çevresindeki herkes, hatta kendisi bile kendine sırt çevirmeye hazırdı. Her an her yerde hazır bekleyen bir hasımdan kaçmanın olanağı yoktu. Kesin çözüm olan itiraf şansını da yitirmiş olduğunu biliyordu. Geriye tek bir yol kalıyordu, onun da dönüşü yoktu.
888 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.