Bana şiiri sevdiren adam, Atsız'a selâm olsun!
Atsız'ın kitapları her zaman beni çok etkilemiştir. Bunun sebebini Atsız'ı tanımaya, onu bilmeye bağlıyorum. Kitaplarını, onu tanımadan okumuş olsaydım bu kadar etkilenmezdim diye düşünüyorum.
Atsız'ı abarttığımı düşünenler olabilir(onlar burayı terkedebilirler) fakat her okurun etkilendiği yazarlar
Makyajsızdır bu güzel çehreler
Yüzlerini sen pudrasız bırakma Allahım
Ya kaldır şu FaceSwaplarını
Ya fondotensiz bırakma Allahım..
Toplanın ey Goriot Baba’nın kızları,siz de Laios’un şişikliği kollarına vurmuş dar t-shirtlü oğulları.Bu kitap size inmiş İncil’dir.Gelin okuyun,topluca okuyun ve resmini instagrama Brazil Santos’la beraber atmayı
Kitaba hakaret etmemek için kendime hakim olmam gereken bir inceleme olacak.
İlk önce konusundan sonra da görüşlerimden oluşacak spoilersız bölümüm. Sonra spoilerlı bölümde konuşacağım.
SPOİLERSIZ BÖLÜM:
Kitabımızın konusu:
Baş karakterimiz Alina ve onun arkadaşı/sevgilisi Malyen Karanlıklar Efendisi'nden uzak bir hayat süremeye çalışırlar.
Dinleyin, ben kesinlikle her türlü ilişkiye kapalı olmanın dışında, sert, despot, egosantrik biriyim. Tüm varlığımla ortada olmama rağmen, ne insan ne de yeterince kadın gibiyim... Sıcak bir yuva olarak düşünülmek de istemiyorum.
Beş gün boyunca Faulkner'in dünyasında gezindim. Yoruldum, zorlandım, yer yer boğuldum. Ama iyi ki de okumuşum. Edebi tatmin açısından muazzam bir romandı.
Döşeğimde Ölürken 'i okurken de benzer izlenimler edinmiştim. Aslında önce yazarın öne çıkan eseri
Gör Beni, Akilah Azra Kohen imzalı, ülkenin çok satan romanlarından birisi durumunda. Ben de romanı çok beğenen bir arkadaşımın “mutlaka okumalısın” tavsiyesiyle bu kitabı okudum.
Kitabın sitedeki puan ortalamasının çok iyi olduğunu görüyorum. Demek ki, iz bırakan, başarılı bir roman ya da en azından öyle düşünmemiz gerekiyor. Ancak benim için
"..boynuna sarılmak, öpmek öpmek, acıyan yaralarını göstermek, çektiklerini açık açık anlatmak ona, kapkara bir dünyaya birlikte sövmek onunla.."
Bir Gün Tek Başına'dan...
Güven 'den sonra benim için "O", kendisidir..
Abdulkadir Pirhasan..Vedat Türkali olmadan önceki adı. Yoksul bir ailenin son çocuğu, tek erkek evladı. Kız
Gerçekten aşk var mı? Yoksa bu sadece bize öğretilmiş bir kavram mı?
Aşk, bazı insanların varlığına inandığı ve yaşadığını iddia ettiği bir duygu, bazılarımızın ise sadece filmlerden ve kitaplardan tanıdığı ve varlığından şüphe duyduğu bir kavram...
Gelelim yazarımıza... Peki o gerçekten aşık mıydı Milena'ya? ya da Felice'ya? (ha bir de
“Roma’nın güneşi battı.”
Shakespere ve Eseri Hakkında:
William Shakespeare… Onu her incelemede uzun uzun anlatmaya gerek yok. İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden biri olmasının yanı sıra, dünya edebiyatı da ona çok şey borçlu. Antik Yunan’dan devraldığı tragedya sanatı bayrağını gururla ve büyük bir başarıyla taşıyan Shakespeare’in her
Kitap, Orhan Pamuk'un Nobel Ödülü alırken yaptığı "Babamın Bavulu" Alman yayıncılar ve kitapçılar birliği barış ödülünü alırken yaptığı "Kars'ta ve Frankfurt'ta" konuşmasının yanısıra Puterbaugh ödülünü alırken yaptığı "İma edilen yazar" konuşmasından oluşan bir kitap.Elimdeki kitapta sadece 25 sayfalık Nobel
Orada, dağın yamacında büyük bir domuz sürüsü yayılıyordu ve cinler domuzların içine girmelerine izin vermesi için ona yalvardılar. O da onlara izin verdi. Adamdan çıkan cinler domuzların içine girdiler ve cinler sürüyü sarp göl kıyısına sürüp götürdü, göle atlayan sürü burada boğuldu. Bütün bunları gören çobanlar, gördüklerini köyde, kentte
Ömer Hayyam; İranlı matematikçi,şair,filozof ve astronom; İran ve Doğu edebiyatında rubai türünün kurucusudur. Doğu’da şair kimliğiyle tanınsa da matematik bilgisi ve yeteneği zamanının çok ötesindeydi. Binom açılımını ve bu açılımlardaki katsayıları buldu. ‘’Celali takvimini oluşturdu. Çeşitli bilim dallarıyla ilgili eserler yazdı. En ilginci de,
Dicle Türküsünün Sesi
Mezopotamya’yım ben;
Damarlarım su ve nehir,
Hayatım kavga, mevzum kan,
Dilim edebi, sözüm ebedi.
Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok
Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman, kadim nehrin kenarında
Kendisini sürekli televizyon programlarından takip ettiğim eğitim bilimci Dr. Özgür Bolat'ın kitabını nihayet okudum.
Öncelikle bu kitabı kimler okumalı? Sadece ebeveynlerle eğitimciler mi? Sadece onlar değil, iş verenler, yöneticiler, koçlar, çalışanlar vs.. Yani hemen hemen herkes bence bu kitabı okumalı.
Kitabın konusu genel olarak ödülün zararları. Dolayısıyla ödülün motivasyonu ve yaratıcılığı neden öldürdüğü, insanların neden kendilerini değersiz hissettirdiği, çocuklar neden mutsuz ve başarısız gibi soruların cevapları ile çözüm yolları bu kitapta yer almakta. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Eğer okuyamam diyorsanız Özgür Bolat'ı dinleyin derim.
Hayat küçük bir çocuğun gözlerini kaybettiği zamanın sonrasında yakınlarına “sabah ne zaman olacak,” sorusuna cevap veremeyecek kadar ağırdı. Çocuktum, gözlerimin görmemesi sayesinde çocukta kaldım. Doğuştan değildi amalığım; ağacın yeşil, bulutların beyaz ve deniz mavi olduğunu da gördüm. Zor olan aslında körlükte değildi, insan her şeye alıştığı