Hani bitmesini istemediğiniz güzel şeyler vardır.
Doya doya vakit geçirmek istersiniz ya.
Hani bitmesin diye çabalarsınız...
Bu eseri ben de bu hislerle bitirdim.
Tabi bir yandan büyük merak içerisinde, diğer yandan da keşke bitmese diye diye okudum.
Bu ikilemi yaşarken bir de baktım ki kitap bitivermiş.,
Bu kısımdan sonrası spoiler
Size yazarı anlatmalı mıyım? Haddim değil deyip susmalı mıyım? Elbette pek çoğunuz benden çok daha iyi biliyorsunuzdur. Hele ki bu eseri okumaya kalkışmış yahut okumuş biriyseniz zaten oldukça aşina olmanız muhtemeldir. O nedenle bu çipil gözlü, ( bizim oraların deyimiyle) bi kucak sakallı adamı anlatmak işlemini pas geçiyorum.
Tolstoy bu
Uzun zamandır inceleme yazmıyorum ve bunun en büyük sebebi üşengeçliğim sanırım :)). Ama bu kitaba inceleme yazmadan geçemedim. İçimde o kadar doldu taştı ki, bir yerlere anlatmadan rahat edemezdim.
Bu kitapla tanıştım Hakan Gündayla. Daha ilk sayfalardan kalemine aşık etti beni. Ve tüm kitaplarını da okumak, okutturmak için arkadaşımla etkinlik
"Kişioğlu, ister fukara olsun, ister zampara, ister avara...Yeter ki madara olmasın, mert olsun!" der Kemal Tahir. Ve ömrü boyunca karşılaştığı en mert insanların, dava ve dam arkadaşları olduğunu da sözlerine ekler...
Yaşamı boyunca Kemalist ve demokrat bir duruş sergileyen Kemal Tahir, bu duruşuna bir de sosyalist dünya görüşünü
YouTube kitap kanalımda hayatımda en sevdiğim kitap olan Niteliksiz Adam'ı yorumladım: ytbe.one/QspgH8phl2k
Oğuz : Oğuz
Niteliksiz Adam 1 : NA1
i.hizliresim.com/y0J3mN.jpg
NA1 : Beni neden buraya getirdin Oğuz?
Oğuz : Ben senin içindeki cümleleri bu kafede çizik çizik ettim NA1. İçindeki matematiksel bir düzenle kurulmuş,
Annie Ernaux kendi bireysel hafızasına, sıkılıp mızmızlanmasın diye toplumsal hafızayı kardeş getiriyor. Oturup 1940’ların başında yapılmış ata yadigarı sandıklarında ne var ne yok döküyorlar ortaya. Sonrası bildiğimiz evcilik oyunu. İkinci Dünya Savaşı anne, Fransız toplumu çocuk, ve Ernaux uzatıyor savaşın elleriyle sahte mamayı Fransız toplumuna.
Her eser her duyguda yazılmaz bu okumuş olduğumuz eser ise Tolstoy'un hüzünlü ve bulanımlı döneme denk geldiği belli oluyor.
Bethoveen'ın bir türlü kavuşamadığı aşkını özlemini tasvir ettiği dokuz numaralı sonatıdır.
Bir erekeğin ve bir kadının ilişki ve evlilikleri üzerine ruhsal ve zihinsel çatışmaların en güzel şekilde anlatıldığı bir