Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Newyork Üçlemesi'nin ikinci kitabı Hayaletler,bir oturuşta okuyabileceğiniz incelikte yine bir dedektiflik hikayesiyle var olur.İlk kitapta olduğu gibi burada da bir başkasını takip etme olayı ile defterlere alınan notlarda bir kesişme noktası var.Ayrıca ilk kitap Cam Kent'te dedektif çözüm yolu bulamadığında Paul Auster'e danışırken Hayaletler 'de Mavi,eski iş ortağı Kahverengi'ye danışır.Bu danışmaların sonu boş çıkarve dedektiflerimiz kendi başlarına kalırlar.Bu kitapta isimler renklerden oluşmuştur.Mavi'nin ilk başta kadın bir karakter olduğunu düşünmüştüm ama değilmiş.Her iki kitabın diğer bir kesişme noktası da peşine düştükleri insanın isminde bir kitap elde etmeleri ve o kitabı gözden geçirmeleridir.Takip ettikleri kişilerle kimlik değiştirerek iletişime geçmeleri de dikkat çeken bir durum elbette.
Üçüncü kitap Kilitli Oda bakalım bize neler anlatacak.Kitapla ve sevgiyle kalınız.
224 syf.
·
Puan vermedi
“En Mavi Göz” Toni Morrison tarafından yazılmış ve ilk kez 1970 yılında yayımlanmış bir romandır. Irkçılık, kendinden nefret etme ve Avrupa merkezli güzellik standartlarına değer veren bir toplumda güzellik ve sevgi arayışı temalarını inceleyen güçlü bir Afro-Amerikan edebiyatı eseridir. Roman, Büyük Buhran döneminde Lorain, Ohio’da geçmekte ve
Okurken çekinilen, kitabın hiçbir yere bağlanmamasından korkulan bir eser aslında. Çok beklentiye girmeden okunmanızı tavsiye ederim. Eser zaten postmodern bir yapıt net bir başlangıcı olmadığı gibi net bir sonuca da bağlanmaz. Konular çok karmaşık gelebilir ki bu tür eserlerin ortak özelliği kurgusunun karışık olmasıdır.
Kitaptaki karakterlerimiz ; selim Işık ve Turgut özben’dir. Turgut Özben selim Işık’ın intihar ettiğini öğrenir ve onu ihmal ettiğini düşünerek olayın
peşine düşer bir dizi karmaşık olaylar sıragelir. Selim ışık sorgulayan insanı temsil etmektedir aslında bu yüzden tutunamamıştır. ( bilirsiniz fazla düşünenler en çok acı çekenlerdir.) her bir kesişme noktasında selimin farklı anlatımlarının peşine düşen Turgut özben aslında kendinin peşine düşmüştür. Nihayetinde o da bir tutunamayandır ve bunun farkına varabilecek midir ? Oğuz Atay’ın kalemi beni karamsarlığa sürüklese de bir miktar okumaktan kendimi alıkoyamıyorum. En az bir Oğuz Atay eserini okumanız tavsiyemdir. Herkese iyi okumalar.
Gabor Maté, daha öncesinde okuduysanız yahut eğitimlerine, seminerlerine denk geldiyseniz bilirsiniz ki karşısındaki kitleye üstten bakmadan çok insani bir yerden nezaketle düşüncelerini iletir, hitabeti kuvvetli ve etkileyicidir. Bu kitapta da doktor kimliği ile okuyucuyu boğmadan hayatın içinden olacak bir şekilde dikkat eksikliği konusunu ele alıyor. Bu konuyu ele alırken hem DEB tanılı bir yetişkin hem çocukları bu tanıyı almış bir ebeveyn hem de bu konu ile çalışan bir doktor olarak deneyimleri ile birlikte alanda yapılmış bilimsel çalışma sonuçlarını harmanlayarak herkesin anlayabileceği bir dille sunuyor.
Kitap ile yolumun kesişme öyküsü tamamen bende bu durum var mı ve yetişkinlerde deb nasıl anlaşılır merakımın tetiklenmesi ile gerçekleşti. Ama kitabı aldıktan sonra hemen okuyamadım. Aylarca rafta beklerken elim gitmedi okumak için. Alıp okuduğumda ise satırlar hep çok tanıdıktı. Kitap kimseye teşhis koymayacak fakat kitapta da çokça belirtildiği gibi kişi de(h)b olsun ya da olmasın ilişkiye, kabule, farkındalık haline ve kendiliğine hazır olmaya ihtiyacı var. Sevgi olduğunda, sevip, sevildiğimizde iyileşiyoruz.
Dikkat eksikliği hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir kitap.
Not: Aslında kitap 10 puanlık da çeviri bazen insanı duraksatıyor bu yüzden 9.
Selamlar
Johnny Kavanagh 17 yaşında mutlu ve zengin bir aileye sahip okulun popüler çocuğu. En büyük hayali bir Ragbi yıldızı olmak. Ciddi bir sakatlık ve peşine zorlu bir ameliyat olmasına rağmen, hala sıkı çalışmalarına devam ederek hayatını bu spora adadığını ciddi manada gösterir. Ragbide iyi olduğu kadar dersleri de iyi olan Johnny
Okudum ve bitirdim. #mineilebirlikteokuyoruz kitap kulübünde ki bir grup arkadaş ile birlikte okuduğumuz bir kitap idi. Öncülük ettiği için @zelisdmrc teşekkür ederim. Nereden bakılırsa tüm ayımı kaplayan bir kitap oldu.
Kitabımızın konusuna gelince Abdülhamit döneminde ki baskıyla "istibdat İstanbul 'u" Özgürlük adına iktidara gelenlerin yönetimde olduğu ama Abdülhamid 'e rahmet okutulan "Meşrutiyet Istanbul'u" Batan bir imparatorluğun bütün sefaleti ile ülkeyi işgal edenlere yaltaklanma da birinci olanların "İşgal İstanbul 'u" ve tüm bu olayların ortasında kesişme noktasında Muharrir Adnan Bey. Tüm olaylar o dönemin siyasi olayları, sefaleti ,yükselişleri, düşüşleri hep Adnan bey üzerinden anlatılıyor. Kalabalık bir karakter grubu var kitapta .Mevki sahibi olmak için yapılan çirkinlikler, yüksele bilmek için verilen çabalar yalakalıklar, yüzsüzlük..Zengin olup hatırı sayılır bir mevkiye gelince eşi dostu unutmak , düşünce de etrafında kimsenin kalmaması. Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir yaşantı olması ,namuslu ile namussuz kim o bile bilinmeyen, mevki şan şöhret peşinde koşan kadınların neler yapabileceğini görmek isteyen bu kitabı okusun.O dönem o kadar güzel bir şekilde anlatılıyor ki kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın. İyi okumalar dilerim.
"İyileşmek" istersin en çok da kendinle
Çok severek okudum şimdi başa döndüm tekrar okuyorum. Hayatta insanın belirli zamanlar da bir keşişme noktası vardır hani insanız bir dönüm dönüşüm noktamız var illaki bu gibi zamanlar da hep aklıma bu kitap gelir. Hayattan insanlardan kendinden rahatsızlıklarımdan iyileşmek istersin. O dönüm noktası insana bir nebze bir şeyler katsın bir şeyler öğretsin hayattan ders çıkarsın. Benim hayatla imtihanım kendimle imtihanım yaşadığım iç dünyamla imtihanım kısaca iyileşmek istersin. Bir kuşun gökyüzüne kanat çırpışı gibi hayata tutunması düşmek istemeyecesine hani. Bir ağacın tekrar tomurcuklanması tekrar o kahverengi dallardan çiçekler açması gibi
Miguel de Cervantes'in ölümsüz eseri Don Kişot, sayfalarını açtığınız anda sizi fantastik bir maceraya sürüklüyor. La Mancha'lı hidalgo Don Kişot, şövalye romanlarına fazlaca kafayı takmış ve kendini kahramanlık hikayelerinin içinde bulmuş bir adam. Atı Rocinante ve yardımcısı Sancho Panza ile birlikte çıktığı yolculuk, kahkahalara boğulacağınız ve aynı zamanda derin düşüncelere dalacağınız bir deneyime dönüşüyor.
Don Kişot'un hayalleri ve gerçeklik arasındaki komik dansı, Cervantes'in ustaca kalemiyle adeta bir tiyatro oyununa dönüşüyor. Hayalperest Don Kişot'un maceraları, her yaştan okuru kendine hayran bırakırken, Sancho Panza'nın pratik zekası ve sağduyusu da hikayeye denge katıyor.
Eser, sadece kahramanlık ve fedakarlık gibi kavramları ele almakla kalmıyor, aynı zamanda o dönemin İspanya'sına dair sosyo-politik bir bakış açısı da sunuyor. Don Kişot'un masum bakış açısıyla toplumdaki çelişkiler ve adaletsizlikler hicvediliyor.
Don Kişot'u okurken sadece eğlenmek değil, aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu da düşünmek kaçınılmaz. Hayallerin ve gerçekliğin kesişme noktasında, kahramanlık ve delilik arasında gidip gelen bu eser, edebiyat dünyasının en parlak yıldızlarından biri olarak parlamaya devam ediyor.
Diyanet Aile Dergisi bu ay fıtratın ve aile yapısının tahribatına yol açan cinsiyetsizleştirme ideolojisini ele alıyor. Prof. Dr. Zeki Bayraktar, “Fıtratın Tahribatı Cinsiyetsizleştirme” yazısıyla dosyaya katkı sunuyor. Cinsiyet kimliğinden hoşnut olmayan bireylerin “cinsiyet değiştirme” ameliyatları ile gerçekten cinsiyetlerinin değişmediğini altını çizen yazar, transseksüellerin ameliyat öncesinde de sonrasında da ömür boyu yoğun psikiyatrik sorunlar yaşadıklarına ve yaşam sürelerinin azaldığına vurgu yaptı. Doç. Dr. Ahmet Dağ, “Dehümanizasyon Bir Kesişme Dijitalleşme ve Cinsiyetsizleşme” yazısıyla dergide yer aldı: “Dijitalleşme ile cinsiyetsizleşmenin kesiştiği bir durumda bize düşen görev; hem doğal cinsiyetlerin hem de hakiki hayat biçiminin varlığını devam ettirmemiz gerektiği üzerinde düşünmek ve bu konuda öneriler sunmak olmalıdır.” Dr. Hüseyin Arı, Bir Ayet Bir Yorum köşesinde Rûm suresi 30. ayet-i kerime ışığında fıtratı tahrip etmenin, hem insanın biyolojik varlığına hem de o varlığı yaratan Yüce Allah’a savaş açmak olduğuna dikkat çekti. Bu ayki söyleşi, Prof. Dr. Özcan Hıdır ile “Kadim Şehir Kudüs” üzerine gerçekleştirdi. Elif Demirci, “Rahmet Nişaneleri Üç Aylar ve Kandiller” yazısıyla ailece rahmet iklimini nasıl değerlendireceğimize değiniyor.
Çaresiz
DELİ BAL
KESİŞME
Melda TEKE
Büyük bir aşkın meyvesiydi Defne ve Kerem. Anne babasının birbirlerine olan bakışlarından anlardı Defne gözle görülüp hissedilen o sevgiyi. Ülkemizin en gizemli, en ilgi çekici bölgesi olan Kapadokya’da yaşıyordu Delibal ailesi. Ürgüp’te bulunan ve ailesine ait olan Delibal Otel’ini işleten güzel yüreğiyle saygın bir
Pessoa :))
Bildiğiniz gibi, Fernando Pessoa tüm eserlerinde 'heteronim' kavramını yoğun bir şekilde kullanır. Bu,onun yaratma sürecinde benimsediği özel bir yaklaşımdır. Heteronimler, Pessoa'nın yarattığı farklı yazar kimlikleridir. Kendi adları, kişilikleri, dünya görüşleri ve yazım tarzları olan bağımsız yazarlar gibi davranırlar. Tüm
Kitap oldukça trajedik. Duygular çok iyi işlenmiş. Okurken her satırda Necdet'in vicdan azabını kalbinizin derinliklerinde hissediyorsunuz. Diğer yandan ise Meliha' nın hırslarıma ve bencilliğine öfkeleniyorsunuz. Kitap son yıllarda adını duyurmayı başarabilse de son derece başarılı bir Türk Edebiyat' I klasiği. Kitap salt bir aşk romanı değil. İnsanın zaaflarını, çaresizce takıntılı bir şekilde aşkın ele alınışı, duygular ve ahlak arasında sıkışıp kalmışlığı ve bunun sonucu gelişen derin buhranları da ele aldığı için dram yönü ağır basan psikolojik bir kurgu romanı diyebiliriz kitap için. Kitapta bu o kadar iyi işlenmiş ki Safvet Nezihi 'nin hayatını okuyunca aynı şekilde ruhsal sorunlar yaşadığı ve hastanede uzun bir süre yattığını öğrendiğimde, acaba roman ile yazarın hayatında bir kesişme var mı? diye merak etmeden duramıyorum açıkçası.
Gerçekten okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. Kitap bir Türk Edebiyatında bir kült olmayı hak ediyor gerçekten daha fazla okunmalı ve tavsiye edilmeli. Şimdiden iyi okumalar.
Deli Bal Kesişme
Anadolu bozkırın vahası ya da Perslerin ona verdiği "Güzel Atlar Ülkesi" Kapadokya, Defne ve Devrim'in hikayesiyle destansı bir aşka şahitlik etmeye hazırlanıyor....
Hiç hayatınızda bir günün aniden karanlığa gömüldüğünü gördünüzmü?
Defne Üniversitede yeni mezun olmuş ailesi ile İstanbul'da son kez akşam
Dokunmanın anlamına hakkını vermek için, herkesin ha yatında bir dokunma sanatı olmalıdır aslında. Yaşama sanatı birçok tekil sanattan meydana gelir, bunların hepsi de onay lanmaya değer, güzel bir hayata kendi katkılarını sunarlar. Bunlar arasında bakmayla, dinlemeyle, koklamayla, tat almakla ve işte dokunmayla ilgili duyusal sanatlar olduğu gibi, konuşmayla, hediye vermeyle, aşkın bakımıyla, arkadaş lık ve meslektaşlıkla ilgili sosyal sanatlar da vardır. Her sanat bir pratikle onun üzerine düşünmemizin kesişme noktasında doğar ve bir bilgi ve beceriye ihtiyaç duyar. Beceri, sabırlı idmanla ve pratik tecrübelerle edinilebilir. Bilgi, geçirilen tecrübelerin, başkalarıyla alışverişin, kaydedilen veri ve malumatın ve pratiği nasıl iyileştirip daha incelikli hale getirebileceğimize dair sürekli yeniden düşünmenin hasılatıdır. Herkes, böylece sanatçı olabilir.
