Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçimizde umut var. Kaldırımları, sokakları, caddeleri yollarımızın kesişme ihtimali uğruna her an için bir adım atıyoruz.
206 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
İzmir Masalı - G. GÖKÇE /Bir dramdan bir masala uzanan yolculuk!
Nasıl kabuk bağlar yaralar? Her şey bitti dediğimiz yerde aslında her şey yeniden başlıyor olabilir mi? Neden umudumuzu kaybetmemeliyiz? İki yara birbirine nasıl gelir? Hiç umudunuzu yitirdiğiniz ve bundan sonra hiçbir şey iyi olmaz dediğiniz zamanlar oluyor mu hayatta? Daha kötüsü olamaz dediğiniz anda hep daha kötüsünün olduğu... Peki ya tam
İzmir Masalı
İzmir MasalıGamze Gökçe · Dorlion Yayınları · 202373 okunma
Reklam
bataklık…
°•○● Varoluş icindeki konumumuz yakarılarımız ile alaylarımızın kesişme noktasında ,iç cekişler ile kışkırtmaların karıştığı pislik alanındadır
Sayfa 17 - MetisKitabı okudu
"Baba'yla aynı evde yaşıyorduk, ama farklı dünyalarda. Uçurtmalar bu iki dünya arasındaki, kâğıt inceliğindeki kesişme noktasıydı."
...hayatı burada, kıyıdaki meydanın ateşlere boğulmuş, ateşlerle çevrili varlığında belirginleşen kesişme noktasında, geçmiş ile gelecek, deniz ile kara arasında algılamaktaydı, ve kendini de alanın ortasında, sanki kendi varoluşunun odak noktası, dünyaların kesişme noktası, kendi dünyasının odak noktası ve kaderinin tutsağı kılınmak istenmiş gibi algılıyordu. Oysa burası, sadece Brundisium limanıydı...
Epub - İthaki YayınlarıKitabı okudu
.....Yaz gecesinin zambak kokulu sıcaklığı. Bahçenin karanlığında arkasından sarmalayıvermişti onu. Ensesindeki ılık soluk, gövdesini saran kollar. Boynunu yalayan soluğun sahibiyle yüz yüze gelmeye cesareti yok. Tasarlanmış değil, istem dışı bir karşılaşma, bir kesişme, kendini tutamama, ötesini düşünememe. Nasıl olduğunu anlamadan. Suskun gece. Üst üste iki gövde. Ezilmiş aslanağzı ve hüsnüyusufların kokusu siniyor tenlerine. Kız, kıpırtısız yatıyor, eşlik etmiyor.  Yine de günahtan sıyıramıyor ruhunu, biliyor ki sessiz kalmak, onaylamaktır aslında.....            
Reklam
Baba'yla aynı evde yaşıyorduk, ama farklı dünyalarda. Uçurtmalar bu iki dünya arasındaki, kâğıt inceliğindeki kesişme noktasıydı.
Akdeniz’in en güzel adası Girit
“Girit, Ortodoks bir ada; kilisesi ise Atina’daki patrikhaneye değil, doğrudan İstanbul’daki patrikhaneye bağlı. Aynı keyfiyet Aynaroz ve Oniki Ada için de söz konusu. Avrupa’nın Afrika’ya uzantısı, uygarlıkların ve adetlerin de garip ama gerçekten garip bir kesişme ve yığılma noktası Girit.. Giritliler misafirperver, sebze yemekleri nefis, içlerine kapanmış bir görünümleri var; ama ilk anda uysal ve cana yakınlar. Bunlar kişisel özellikler değil, ada halkının kültürü; yaşam biçimi her yerde olduğu gibi nesilden nesile geçmiş.. 1635’te bugünün sempatik limanı Hanya, Silahtar Yusuf Paşa tarafından alınmıştı. Hanya-Resmo Kandiya (Irakleon) 1660’ların başlarında ele geçti. Bu barok Venedik kalelerinin yapısı; kuşatmacıların 17’nci asır için üstün bir teknikle savaştığını gösteriyor. Girit’in imparatorluğa katılması da elden çıkması da kanlı olaylar sayesinde oldu.. Akdeniz’in en güzel adası bugün barışın tadına varmış gibi. Ama mazideki renkliliğinden çok şey kaybettiği de; ülkemizdeki Girit muhacirlerine bakınca anlaşılıyor. Ahali mübadelesinden, nüfusun bir kısmını itelemekten kazançlı çıkan ülke yoktur. Gezin görün Girit’i, pişman olmazsınız…”
Sayfa 284
_ Dünyanın oluşumu, insanlığın yeryüzündeki belirişi gibi sü­reçlerin, hayal gücünü zorladığını hissetti. Bir çırpıda ne de güzel söyleniveriyordu “milyonlarca, binlerce yıllık geçmişi­mizde” diye... Oysa insanlık, bunları anlatabilmeyi öğrene­ ne dek ne bedeller ödemişti. Ne çok şey keşfetmek zorunda kalmıştı yarınlara kalabilmek için... Ne çok yorulmuştu; ne çok acı çekmişti; ne çok düşünmüştü; ne çok şeye tapmıştı; ne çok mutlu olmuştu; Ne çok şey yaratmıştı ve ne çok şeyi yok etmişti dünya yüzünde... Bu mucizevî serüvenin küçük bir karesinde ortaya çıkabilmek ve yaşamdan pay alabilmek için, ne kadar çok şeyin bir araya gelmesi gerekiyordu. Her insan, bir sürü küçük olasılığın kesişme noktasında hayat buluyor ve dünyaya geliyordu. Bunun, başlı başına bir şans olduğunu düşündü yaşlı adam. Öyle ya... Yoktan var oluyor­dunuz birdenbire. Ancak bir kere var olduktan sonra, yoklu­ğu yaşayamadığınız için, var olmanın değerini kavramak güç olabiliyordu kimi zaman. Belki de en iyi kavrayışa, yokluğa yeniden yaklaşırken ulaşıyordunuz. İki yokluk arasındaki bir çizgiydi yaşam ve en temel mutluluk, bu çizginin üzerinde olabilmekti galiba. _
Sayfa 58 - Epsilon Yayıncılık ( PDF)Kitabı okudu
... Bazı acılar, deli gibi haykırsan da, bir dilsiz gibi sussan da tek kişilik yaşanıyor...
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.