224 syf.
2/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Şeytan hazretleri Dünya'ya geldiği ilk andan itibaren şikayetleri peş peşe dizince benim iç ses: Eh daha ne kadar dinleyeceğim bunları! Vazgeçmeseydin! Gelmeseydin! Öf öf yethher! Kitabın konusunu okuduğum anda çok heyecanlanmıştım ama yine de çoğunlukla modern klasiklerden ve klasiklerden ölesiye sıkıldığım için almayı ertelemiştim, sonunda aldım ve okudum. Bu kitapta da çoğu klasikte olduğu gibi insanlıkla ilgili bitmeyen çıkarımlar okuyoruz. İnsanların içyüzünü bir şeytanın gözünden görmek güzel, şeytanın insanlardan daha masum olması güzel. Ama şeytan nerede? Kitap pekâlâ bir insanın ağzından da yazılabilirdi. Şeytanın olayda olması ya da olmaması bu kitabın akışında hiçbir şeyi değiştirmezdi. Cehennemi ve şeytanı aklımızın alamayacağını ya da bilemeyeceğimizi biz de biliyoruz herhalde ama ulan bir hayal dünyası kurup, benim dünyamda bu böyle deyip iki satır yazsaydın keşke. Zaten kitap boyunca okuduğumuz çıkarımlar bilmem neler güzel olsa da yüzlerce kitapta da aynıları var. Keşke bu kitabı almayı ömrümün sonuna dek erteleseymişim.
Şeytan'ın Günlüğü
Şeytan'ın GünlüğüLeonid Andreyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,930 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
*spoiler* "Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları... Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları... Ya burada olmam inanılmaz bir şey yani! Space Odyssey!" diyor ve başlıyorum. Sevgili İthaki yayınları, Tanrılar belanızı versin, saygılar. Birinci sayfa, birinci paragraf yazım yanlışları başlıyor.
Çocukluğun Sonu
Çocukluğun SonuArthur C. Clarke · İthaki Yayınları · 20213,426 okunma
Reklam
Dadada
Seni tekrar gördüğümde Yine konuştuğumuzda Her şey ilk görüştüğümüzde ki gibi oldu Belki sadece benim içindir bu Cunku sana baktığımda Her şey aynıydı Davranışın, bakışın Ama olsun yine de mutluyum
147 syf.
10/10 puan verdi
#kübranınkitabı size gene çok güzel bir kitapla geldim .Kitapta Mustafa Güzelgöz’ün yani eşekli kütüphaneci’nin kitap dağıtmak ,kitap bulmak için çabaları ,pes etmeyişi ,eşeği ile köy köy gezip kadınlar ,çocuklar ,kitap okumak isteyenler okusun bilinçlensin diye nasıl eşeği ile kitap dağıttığını anlatıyor ,hem de kitap okumanın yasaklandığı ,kitapların yakıldığı ,öğretmenlerin öldürüldüğü bir dönem de tabi biz Dimitrios’a anlatımını dinliyoruz ,bu arada yazarımız fakir Baykurt’un hastalık döneminin son anlarında kaleme aldığı son eseri.Ama keşke Mustafa Güzelgöz benim dedem olsa dedim okurken hep zaten dedem de olmamdı hiç ya ve özellikle gerçek hikaye olması da çok etkiledi beni .He bide ben gibi istediği olmadığın da ağlaması da etkilemiş olabilir beni ama o vazgeçmiyor hemen ben vazgeçerim en sevmediğim huyum :( belkide kayıp dedem odur Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocuklara okutacağız. “Köye kitaplık açmak, çöle çeşme götürmek gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilmezlik kaçar gider.” “Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!” Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kar­deş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir.. - Kitap okuyanlar büyük insan olur. Tam o sırada biri parmak kaldırdı. + Kızlar da kitap okuyabilir mi? Kızlar da büyük insan olabilir mi? - Hem de çok iyi okuyabilir; çok iyi büyük insan olabilir..
Eşekli Kütüphaneci
Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,4bin okunma
56 syf.
8/10 puan verdi
Karanlık Bir Kış Günü: Palto
Geçtiğimiz yıl içinde okuduğum fakat okuduktan çok sonraları bile aklımdan etkisini silemediğim bir hikaye: Palto. Kıymetini zaman geçtikte anladığımdan olsa gerek, kitaba verdiğim 8/10 puan beni düşündükçe üzüyor. Keşke ilk okuduğumda 10/10 puanlık bir kitap olduğunu idrak edebilmiş olsaydım. Korkutucu, depresif, karanlık ve trajik bir realist dünyanın/maceranın içine gömülmüş, masalsı ve gerçeküstü bir son. Dünyadan alamadığımız adalet hissini öbür aleme vermeye ne kadar istekliyiz. Akakiy Akakiyeviç’e ne benzer hayatlar yaşıyoruz hepimiz. Tutumlu olmak gerekliliğini (belki de zorunluluğunu) çocukluktan öğrenmiş ve bunu içselleştirmiş bir okur olarak ben de, üç kış aynı montu giyen bir insanım. Ve bunu bu öyküyü okuyana kadar da yadırgamamıştım belki de, sanki olması gereken buymuş gibi. Yahut masabaşı işimle ilgili hepimiz gibi benim de bitmeyen endişelerim var. Ne kadar anlamsız geliyor bu kitabı bitirdiğimizde, tüm bunlar. Aslında ne kadar değerli olduğumuzu, ne kadar değerli olmamız gerektiğini gösteren ve yeri hemen doldurulabilir olduğumuz bir sistemde yaşadığımızı, bu yüzden de kıymetimizi hiç unutmamızı öğütleyen bu kitap adeta belleğime kaydoldu. Bu kitabı okuyalı aylar oldu fakat aylar sonra bile sık sık aklıma gelen, hayatıma, işime, ilişkilerime olan etkilerini de ancak bu süreden sonra fark edebildiğim bu hikaye, kesinlikle hakkını vererek okunmayı hak ediyor. Hepimizin birer Akakiy olduğu günümüz toplumunda, hayatlarımızı aydınlatan bir fener işlevi gördüğü kanaatindeyim. Kısa olmasından da mütevellit herkesin okumasını tavsiye ederim.
Nikolay Gogol
Nikolay Gogol
Palto
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 202036,7bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
SÖYLEMELİYİZ BİLSİNLER
Şermin Yaşar’ın ilk okuduğum romanı oldu ve kesinlikle sonuncusu olmayacak. Gerek hikayesi açısından gerekse karakterlerin ağzından çıkan bazı sözler öyle içinize işliyor ki anlamsız anlamsız duvara baktığınız oluyor. 200 sayfa su gibi akıp gidiyor. Bazı romanlarda keşke daha uzun olsa diyordum yahut daha kısa da olabilirmiş diyordum ama bu roman
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,734 okunma
Reklam
Yeteri kadar direniş ve sevda Ederi kadar anarşi Benim de keşke bir söz hakkım olsa Bu dibine kadar monarşi
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Keşke Prokaryotlar Yok Olsa
20 yıl önce okuduğum bu muazzam eseri yeniden okudum ve yine 20 yıl önceki duygu düşünceleri yaşadım. Kusursuz bir toplumun asla yaratılmayacağını, Thomas More gibi Ütopya da kalacağı aşikar bir gerçek. Her defasında birileri eski düzeni yıkarken, yeni düzende herkesin eşit ve adil bir şekilde yönetileceği vaadi ile başa gelen yeni yönetimlerin, zamanla eski yönetimlere benzediği ve hatta ileri giderek daha kötü olduğu gözlemleniyor. Bazı eserler yazıldığı dönemlerden çok daha ötesine geçiyorsa ve yaşanılan yeni dönemde aynı hissi veriyorsa bu doğal bir şekilde insanoğlunun her daim kötü olduğu ve bu kötülüğü farklı fraksiyonlarda devam ettirdiğini net bir şekilde görüyorsunuz. Temel de ana nedenin halkın genel olarak CAHİL olmasından kaynaklandığı da acı bir gerçek. O halde ya toptan cahil olup, acı çekmemek gerek ya da herkesi eğiterek muazzam bir yönetime sahip olmak gerek. İnsan öğrendikçe, öğrendiği tüm gerçekler yaşamı için ağır ve acılı bir sürecin başlamasına neden oluyor. Zira siz neden sömürüldüğünüzü ya da neden kötü bir yaşam koşullarına sahip olduğunuzu görebiliyorsunuz. Ve elinizden bu durumu değiştirmeye yarayacak hiçbir şey de olmayınca artık sadece bedeniniz değil, ruhunuz da acı çekiyor. Neden Prokaryot Aptal İradesizler yüzünden sefil bir hayata mahkum oluyorum? İşte bu sorular ve buna benzer birçok soru huzurunuzu kaçırıyor, sağlığınızı bozuyor, insanlığa olan inancınızı kaybetmenize neden oluyor. Aptal insanların iradesi neden benim kaderim? Halen Hayvan Çiftliğini okumadınız mı? Çok şey kaybetmişsinizdir. Belki bir 20 yıl sonra yine aynı bu şekilde zevkle aynı duygu ve düşüncelerle okurum....
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,1bin okunma
336 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Merhabalar, bu sıralar oldukça popüler olan bir kitapla geldim. Stephen King’in, şiddetle tavsiye ettiği bu kitabı okumasam olmazdı. Kitabın kurgusunu sevdim ama öyle çok bayıldım diyemeyeceğim. Ben beklentimi çok yüksekte tuttuğum için okurken bayılmadım ama okuması zevkliydi. Olay örgüsünde anlamlandıramadığım yerler olsa da çok güzel ters köşeler vardı. Çoğu okuyucu gibi ben de katili buldum. Keşke bu kadar bariz ortada olmasaydı. O zaman daha zevkli olurdu en azından benim açımdan. Kitabın girişi bence çok uzundu. İlk 70 sayfada gerçekten çok sıkıldım. 70’den sonra olayların başlamasıyla birlikte kitap aktı gitti sonra bir baktım bitmiş. Yazarın dili sade ve akıcı. Biraz daha karakter betimlemesi isterdim diyebilirim. Özellikle bir karakterimiz var spoi olmaması için adından bahsetmeyeyim o karakterin daha detaylı görmek isterdim. KONUSU Yazar olan Jake, hayatını geçindirebilmek için Ripley Üniversitesi’nde öğretmenlik yapmaktadır. Bir gün küstah öğrencisi Evan Parker’ın, muhteşem olan hikayesini okur ve çok beğenir. Yıllar sonra bu öğrencisi ve hikayesi aklına gelir. Kısa bir araştırmadan sonra Evan Parker’ın kitabını yayınlayamadan öldüğünü öğrenir. Ölüm haberini gördükten sonra kendisine şöhreti getirecek o planını devreye sokar.
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024242 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
kendi içimizde yeterince kafese kapatılmışız...
~~~Geçmiş, şimdi ya da gelecek diye bir şey yok. Zamanı bölümlere ayırmak için fiil çekimi kullanmak suyun üzerine tebeşirle yazmak gibi bir şey~~~ Şair olmak" isteyen genç kadının aile trajedileri ve kendini yanlış mesleğe (öğretmen olarak) hapsolmuş bulması nedeniyle umutsuzca mutsuzluğa sürüklendiği ve sonunda kendini akıl hastanesinde
Sudaki Yüzler
Sudaki YüzlerJanet Frame · Yapı Kredi Yayınları · 2022127 okunma
Reklam
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
122 syf.
2/10 puan verdi
İnsanlar görüşlerine ilişkin kitapları okumuyorlar. Kur’an olsun, Nutuk olsun, Kavgam olsun, Manifesto olsun; okumuyorlar. Ancak harıl harıl da savunup kafa şişirebiliyorlar. Ne zaman biri kafamı şişirse gider, sırf sus diyebilmek adına olsun, kitabına bir göz atarım. En son kafamı şişiren kişi bir ülkücü oldu ve şimdi de buradayım. Kendi görüşümü
Dokuz Işık
Dokuz IşıkAlparslan Türkeş · Kutluğ Yayınları · 1975731 okunma
Şaka gibi. Ama değil. Keşke olsa...
"Uğur Hoca dergâhta benim her istediğimde benimle cinsel ilişkiye girmiştir. Şu an sayısını hatırlamıyorum ancak ben her istediğimde hoca benimle cinsel ilişkiye girer. Ben bu ilişkiyi kendi isteğim ile gerçekleştirdim. Hocanın baskı ve zorlaması olmamıştır. Dergâh içerisinde sohbetlere katılmayanlar ceza alır. Yani bir daha dergâha katılamazlar. Katılan bay ve bayanlar da belli bir süre sonra yine hocanın badesinden yani cinsel organından akan menisinde içince dergâha kabul olup istemeleri halinde de hoca ile cinsel ilişkiye girerek kendilerini cennete kabul etme, cennete kazandırma işlemini tamamlamış olurlar. Benim eşim Ayşe K. da dini günlerde, kandillerde dergâh sohbetlerine katılır ancak kendisi derslere katılmadığı için dergâh müridi değildir. Ancak ileride mürit olmasını ben istiyorum. Eşim Uğur Hoca'nın badesinden içmemiştir. Ancak içmesini isterim. Derslere alırsa da kendisi istemesi halinde hoca ile cinsel ilişkiye girebilir. Girerse ben bundan mutluluk duyarım."
Sayfa 33 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
sen beni sana yenilmiş olarak hatırla, nasılsa kazandığının zaferi olmadığını anlayacaksın ama olur ya iște, dünya burası. biliyorum mutluluklar uzun sürmez ve herkes her an ayrılabilir bu diyardan, yoktur bitmez hikaye ve gitmez insan ama sen ve ben ayrı hayatlarda yaşamaya alışmasaydık, benim sana anlatacak çok şeyim vardı. sırf seni seviyor olduğum için düştüğüm acizlikleri boş versem sırf sen diye çabaladığım için duyduğum o laflar gelecek aklıma. senin açtığın boşluklara nasıl düştüğümü unutsam, vefasızlığın yapışacak paçalarıma. sanırım artık bir gülümsemen her şeyi düzeltmeye yetmeyecek. keşke savașım sadece bir şeyle olsa. neye üzüldügümü bilsem, kimden kaçtığımı, ne için koştuğumu. bana bir yanlış yapsaydın dert değildi. beni üzseydin üzülürdüm ama geçerdi. bir günah işlesen affederdim seni. çaldığında açardım o kapıyı. yine alırdım seni kolumun altına. bırakmazdım elini, elin kana bulanmış bile olsa. sen, benim içimdeki sana yazık ettin. kıymeti bilinmeyen her sevgi bir veda saklar arkasında. sana kaşlarını çatanın huzurunu alırım ama dönüp sana nasılsın demem artık. sana çelme takan, korkmadan iki adım atamaz olur ama seni yerden kaldıramam işte. emin ol sana sıkılan her silah ilk bana patlar ama seni dost bilip önüne geçmem artık. o kadar yazık ettin ki her şeye. senin bana sırtını çevirmenle benim artık umudumun kalmaması aynı kefeye sığacak şeyler değil. isteseydin bir şeyler olurdu, belki yine kavga ederdik bir sabah ama bir gece barışırdık. sen bana yüzünü döndün, artık sana gelemem. zaten sen de bunu bekleyecek insan değilsin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.