400 syf.
4/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Ah Milena, Vah Milena, canım Milena...
YouTube kitap kanalımda Kafka'nın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/VC6JxCLzwNI "Nasıl yani?! Bir Kafka kitabı ve 10 üzerinden 4 puan mı verilmiş? Ama iyi de bu nasıl mümkün olabilir ki?" diye soruyorsanız bu incelemeyi sonuna kadar okumayı unutmayın. Sonuna kadar
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202354,4bin okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Okumakta geç kalınmış kitap... CANİSTAN
Şubattan beri kitaplığımda olan ama elimi her attığımda, biraz beklesin dediğim, okuduğum zaman ise neden bu kadar beklemişim diye hayıflandığım bir kitap
Canistan
Canistan
. Ne kadar ilginç bir ismi var değil mi? CANİSTAN. İsmi üzerinde çok düşündüm, acaba ne anlama geliyor diye? Okumadan önce hiçbir anlam veremedim ama okuduktan sonra CANDAN ÖTE  diye
Canistan
CanistanYusuf Atılgan · Can Yayınları · 20174,328 okunma
Reklam
288 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bu yazı aslında bir inceleme değildir.
Soğuk bir yazı olacak, daha ilk cümleden belirtmek isterim. Kitabı okuduktan sonra sıcağı sıcağına yazsaydım, çok daha soğuk bir yazı olabilirdi, olacaktı da. Lâkin birtakım cenaze durumları ve lokanta işlerinden bir türlü fırsat bulamadım. Fırsat bulduğum ilk gün yani bugün, fakültemin açıldığı bugün yazmak istedim. Kitabı daha önce görmüştüm
Mavi Saçlı Kız
Mavi Saçlı KızBurçak Çerezcioğlu · Yapı Kredi Yayınları · 201611,7bin okunma
Amadeu de Prado'nun Kitaplığı
“Bir manastır kitaplığı gibi,’ diye düşündü Gregorius, ‘eski zamanlarda, varlıklı bir aileden gelen, klasik eğitim almış bir yatılı öğrencinin kitaplığı gibi. Duvarlar boyunca ilerlemeyi göze alamadı, ama Oxford basımı, lacivert, adları altın yaldızla yazılı Yunan klasiklerini çabucak buldu gözleri, daha ileride Cicero, Horatius, kilise babalarının yazıları, San Ignacio'nun OBRAS COMPLETAS’ı duruyordu. Bu eve gireli on dakika olmamıştı bile, ama Gregorius ‘keşke hep burada kalsam’ demeye başlamıştı. Burası Amadeu de Prado'nun kitaplığı olmalıydı. Öyle miydi? "Amadeu burayı, kitapları severdi. Öyle az zamanım var ki Adriana,' derdi sık sık, 'okumak için öyle az zamanım var ki, belki de rahip olsam daha iyi olurdu.’ Ama o muayenehanenin hep açık olmasını isterdi, sabahtan akşama kadar. ‘Acısı olan, korkusu olan bekleyemez,' derdi hep, ben onun yorulduğunu görüp biraz yavaşlatmaya çalıştığımda. Geceleri uyuyamayınca okurdu ve yazardı. Ya da belki okuması, yazması, düşünmesi gerektiğini hissettiği için uyuyamazdı. bilmiyorum. Onun bu uykusuzluğu bir lanetti ve eminim ki çektiği bu acılar olmasaydı, huzursuzluğu olmasaydı, durup dinlenmeden kelimeleri arayıp durmasaydı, beyni çok daha uzun bir süre çalışırdı. Belki de hâlá hayatta olurdu. Yaşasaydı bu yıl, 20 Aralık'ta seksen dört yaşında olacaktı…”
Sayfa 103 - Amadeu de Prado; ‘Sözlerin Kuyumcusu’ kitabının yazarı, ‘Nachtzug nach Lissabon’ orijinal adlı bu romanın da kahramanıdır.Kitabı okudu
365 syf.
7/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Bir Hüseyin Rahmi hayal ediyorum
3-4yaşlarında öksüz ve yetim kalmış bir çocuk... Teyzesinin konağında her sınıftan bolca kadın arasında büyümüş.Evin büyük hanımları,küçük hanımları,halayıkları,dadıları,hizmetçileri... Hepsiyle de arası çok iyiydi sanırım. Belki de daha çocuktur diye Hüseyin Rahmi'yi önemsemiyorlar,yanında her türlü sırlarını açık ediyorlardı. Hüseyin Rahmi
Nimetşinas - Hakk'a Sığındık - Meyhanede Kadınlar
Nimetşinas - Hakk'a Sığındık - Meyhanede KadınlarHüseyin Rahmi Gürpınar · Özgür Yayınları · 19955 okunma
Kimse bizim çektiğimiz acıları gerçekten bilmiyor. Kimbilir büyüdüğümüzde, şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? Ama kızamıktan ölenler, gözlerini kaybedenler de var. Kendi haline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hale gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı," diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Sayfa 50
Reklam
230 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yabancı'nın Ruh İkizi: Zamanımızın Bir Kahramanı
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtu.be/GgjrYfYkuOs Bir anti-kahramandır Peçorin, atsan atılmaz, satsan satılmaz, sevsen sevilmez. Ne yakın hissedebilirsin kendini ne de uzak. Bir parça sendendir bir parça da çok çok uzaklardan. Yani sizin anlayacağınız bir acayip
Zamanımızın Bir Kahramanı
Zamanımızın Bir KahramanıMihail Yuryeviç Lermontov · Sosyal Yayınları · 20024,416 okunma
OCAK AYINDA OKUDUKLARIM
Gizli Başyapıt
Gizli Başyapıt
+ Resme, tabloya ilgisi olanların muhakkak okuması gereken bir kitap. Balzac'ın büyülü bir anlatımı var.
Yeraltından Notlar
Yeraltından Notlar
+ Her yıl okuduğum başucu kitabım.
Dünya ve Pantolon
Dünya ve Pantolon
+ Ne
128 syf.
10/10 puan verdi
Yarım kalmış bir roman...
“Eğer ölüm varsa, daha güzel bir hayatın, daha uygar insanların, daha insanca kuracakları bir hayatın gerçeği için vardır. Yoksa ölüm, insanlar arasındaki kavgayı, bir insan ömrü içinde aşamadıkları sevgisizliği, çirkinliği daha kötü bir dünyaya aktarmak için değildir.” Hoş geldin ölüm,yarım kalan bir roman.. Sevgi Soysal, Kanserden dolayı tedavi
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu Perçem
Hoş Geldin Ölüm - Tutkulu PerçemSevgi Soysal · Bilgi Yayınevi · 198883 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Az şekerli bir kahve getir bana ustam! Az şekerli olsun ki, toyluğum belli olmasın. Şekersiz de olmasın aman; acı olup da suratımı buruşturmasın. Az şekerli olsun… Rahmetli Sait Faik’in bizlere son hediyesi. Son yıllarında yazdığı hikayeleriyle başlayan, ileriki sayfalarda eski öykülerinden, röportaj ve makalelerinden oluşan; vefatından
Az Şekerli
Az ŞekerliSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,283 okunma
Reklam
intihar ettikten sonra insanlar, "ah biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı." diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. o zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip, insanlardan bir şey duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğrucu öğütler ve yatıştırıcı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
Sayfa 51 - ithaki yayınları
176 syf.
10/10 puan verdi
Orji bitti, Peki şimdi ne yapacağız?
Bu eseri sonlandırırken keşke diyorum, Baudrillard biraz daha yaşasaydı da sosyal medya denilen fenomeni de yerle bir etseydi. Batı medeniyetini kendi özgünlüğüne kavuşturan kavramlar üzerinden öyle bir saldırıyor ki batıya, onu yerle bir etmekte Nietzsche ile yarışıyor diyebilirim. Bu eserinde batının (liberalizmin), trans-politik, trans-estetik, trans-seksüalizm, trans-ekonomik gibi kavramları üzerinden ciddi bir eleştiriye tutuyor hem insanlığı hem de batıyı. Geçerliliğini sorguladığı bu kavramların birer yanılsama olduğunu ve atılım gerçekleştirmek yerine bir döngü içerisinde çoğalarak yok olduklarını, sürekli kendilerini tekrar ettiklerini anlatıyor bizlere yazarımız. Anlatımı oldukça yoğun bir kitap. Dili akıcı olsa da ciddi bir konsantrasyon gerektiriyor. Batının çöküşünün manifestosu niteliğindeki bu eserde hastalıklardan, terörizmin niteliğine, holganizmden yapay zekaya, bilimsel bazı buluşlardan fotoğrafçılığa kadar daha bir çok konuda yoğun bir eleştiri getiriyor Baudrillard. Evet bir devrim yaşadık ve bu sessiz sedasız gerçekleşti. Peki ya sonucu? Sonucu olmayan her şey döngüseldir. Sürekli kendini tekrarlar. ve bu bir birikmedir. Çünkü çoğalmakta olan haliyle tıkanmayı doğurmaktadır ve insan bu şekilde kendi cehennemine hapsedildi. Baudrillard da bu insanların diğerinde keşfedebileceği hiçbir şey kalmamıştır der. Orji bitti anlayacağınız. Peki şimdi ne yapacağız?
Kötülüğün Şeffaflığı
Kötülüğün ŞeffaflığıJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2012478 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ah zebercet ah ...
Kitap Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı 100 temel eser arasında yer almış (gerçi sanırım sonradan içerdiği müstehcen kelimelerle çocukların ruhsal ve zihinsel gelişimi açısından olumsuz etkileneceğini öne sürülerek geri kaldırılmıştır. Genelde bu tarz eserlerde hep aynı şey oluyor önce mutlaka okutulması gereken en önemli eser denip sonrada
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,8bin okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
36 yaşında hayata veda eden bir Orhan Veli. Yaşasaydı kim bilir daha neler yazardı. Birbirinden güzel öykülerinin bulunduğu kitabı bir nefeste okudum. Tadı damağımda kaldı. Sait Faik Gibi daha çok öykü yazabilseydi keşke. Biraz Sait Faik biraz Yaşar Kemal tadı aldım hikayelerinden. Denizin, güneşin sıcacık rüzgarın esintisi vardı. Mutlaka okunmalı..
Hoşgör Köftecisi
Hoşgör KöftecisiOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 20133,018 okunma
Resim