İnsanın aklında sonsuza dek dönüp duran düşünceler yerine şeylerin kendileri somut olarak yer alsaydı daha iyi olurdu. Sahip olmak ya da kurtulmak istenen insanlar, korunmuş ya da kaybedilmiş nesneler.
Aksamadan yürüyen bir şey varsa mutluluğun yüzümüze gözümüze bulaşmasıydı ve bu, belimizi bükmüştü; mutluluk küstahça bir arzu haline gelmiş, benim münasebetsiz mutluluğum tuzağa dönüşmüştü.